68’in Kalbi Antalya’da Atacak
|4 – 11 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek 50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, 1968’den günümüze farklı kuşakların direniş biçimleri ve mücadele öykülerini konu alan “68’den Bugüne” başlıklı bir seçkiyi sinemaseverlerin beğenisine sunuyor. Seçkide yer alan filmler, dünya sinemasının önde gelen yönetmenlerinin geleneksel toplumsal hiyerarşiye aykırı konuları işleyen son dönem yapımları arasından seçilmiş.
“68’den Bugüne”de, 1968 Mayısı’ndan miras kalan sloganların genç kuşakların sesi olmaya devam ettiği; iktidar hiyerarşileri ve “iktidar teknolojileri”ne karşı direnişin dünyanın farklı yerlerinde, farklı biçimler altında kesintisiz biçimde sürmekte olduğu gözler önüne seriliyor. 68’den Günümüze”de, 60’lı yıllar ve sonrasında eleştirel duruşunu umutlarıyla birlikte taşıyan, kültürel bir aydınlanmanın heyecanıyla hareket eden bir gençliğin hikâyesi yer alıyor.
Gösterime girecek filmlerle ilgili bilgiler ve fragmanlar;
Easy Rider, Dennis Hopper, ABD, 1969, 95’
‘68 ruhunu en iyi yansıtan filmlerden “Easy Rider” Amerika’nın güneyine doğru yola çıkan iki motosikletlinin öyküsünü perdeye taşıyor. Karşı kültür filmleri arasında bir klasik olarak kabul edilen “Easy Rider”, A.B.D.’de dönemin gerilimlerini ekrana taşırken; hippi hareketinin yükseliş ve çöküşüne, uyuşturucu kullanımına ve komünal yaşama dair manzaralar çiziyor. Hopper “Easy Rider” ile 1969 yılında Cannes Film Festivali’nde En İyi İlk Film ödülünü kazanmıştı.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73146490
Daisies – Papatyalar, Věra Chytilová, Çekoslovakya, 1966, 74’
60’lar ve 70’lerin devrimci ruhu içerisinde önemli bir yer tutan feminist hareketin sinemadaki öncü örneklerinden “Papatyalar”, deneysel ve renkli anlatımı ile dönemin Çek sinemasına aykırı bir bakış açısı getirmişti. Film, Prag Baharı’ndan iki yıl önce gösterime girmiş, hükümet tarafından yasaklanmış ve Chytilová’nın 1975 yılına kadar ülkesinde çalışması engellenmişti. “Papatyalar” hâlâ tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73147626
Ecstacy of the Angels – Meleklerin Coşkusu, Kôji Wakamatsu, Japonya, 1972, 89’
Ünlü yönetmen Koji Wakamatsu’nun geç dönem pembe filmlerinden olan “Meleklerin Coşkusu”, devrimci bir grubun eylemlerine odaklanır. Gençlerin A.B.D. mühimmat deposundan silah çalıp Tokyo’da bir polis merkezine gerçekleştirmeyi planladığı saldırıyı ve grubun kendi içindeki çatışmaları konu alan film, Japon sinemasının deneysel bir örneği.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73206988
Jubilee- Kutlama, Derek Jarman, İngiltere, 1978, 103’
1970’lerin punk kültüründen ilham alan yapım, bu hareketin önemli isimlerine de kamera önünde yer veriyor. Yavaş yavaş bir alt türe dönüşen ‘punk sineması’nın en önemli çalışmaları arasında kabul edilen yapımın müzikleri, Ambient’ın mucidi Brian Eno’ya ait. Jarman, kraliyet ‘ağırlığı’ ile punk’ın tuhaf ve sıra dışı buluşmasını ortaya koyarken, bu hareketin ileride içine düşebileceği açmazlara da değiniyor. “Kutlama” dönemin punk heyecanını ve gençlerin öfkesini en iyi gösteren filmlerden.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73206989
Do the Right Thing – Doğruyu Seç, Spike Lee, ABD, 1989, 120’
Amerikan bağımsız sinemasının önemli temsilcilerinden Spike Lee’nin büyük ses getiren ve onu dünyaya tanıtan filmi “Doğruyu Seç”, 1980’lerin sonunda Brooklyn’de azınlıkların yaşadığı bir mahallede geçiyor. Yazın en sıcak gününde giderek gerilen sinirler ve tırmanan ırkçılık bir isyana yol açar. Film gösterime girdiğinde büyük beğeniyle karşılanmış ve en iyi özgün senaryo ve en iyi yardımcı erkek oyuncu dallarında Oscar’a aday gösterilmişti. “Public Enemy”nin “Fight the Power” şarkısıyla açılan film, o yılların radikal ve politik hip-hop müziğinin etkisini de gösteriyor.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73206987
This Ain’t California – Burası Kaliforniya Değil, Marten Persiel, Almanya, 2012, 90’
Persiel’in 2012 yapımı belgeseli, özgürlük isteğinin bir yaşam tarzına dönüşmesini anlatıyor. Filmde 1980’lerin Doğu Almanya’sında kaykay kültürünü isyankar bir kendini ifade etme aracı olarak benimseyen gençlerin sistemle çatışmasına tanık oluruz. Bu başarılı kurmaca-belgesel, 2012 Berlin Film Festivali’nden FGYO- Dialogue en Perspective ödülüyle dönmüştür.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73207233
Beats of Freedom – Özgürlüğün Ritmi, WojciechSłota, LeszekGnoiński, Polonya, 2010, 73’
“Özgürlüğün Ritmi”nde, Polonya’da rock müziğin 1960’lardan komünist rejimin çöküşüne kadar esen bağımsızlık rüzgârını nasıl beslediği anlatılıyor. Belgeselde, İngiliz gazeteci yazar Chris Salewitz, Czesław Niemen’in protesto yüklü şarkılarından Polonya’lı hippilere karşı açılan davalara, olağanüstü hal döneminden Lech Wałęsa önderliğindeki Dayanışma yıllarına ve ülkede punk’ın bu olaylara paralel olarak gelişmesine uzanan birçok öykü yansıtılıyor.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73206984
The Living End – Yaşamın Dibi, Gregg Araki, ABD, 1992, 92’
Amerikan bağımsız sinemasının en özgün örneklerinden “The Living End – Yaşamın Dibi”, heyecanlı ve dışa dönük bir serseri olan Luke ile ona göre daha içine kapalı ve karamsar bir film eleştirmeni olan Jon’un öyküsünü anlatıyor. Her ikisi de eşcinsel ve HIV pozitiftir. Tuhaf bir karşılaşmanın ve Luke’un homofobik bir polis memurunu öldürmesinin ardından her şeyi boş verip bir yolculuğa çıkarlar. Bazı eleştirmenlerce “Thelma ve Louise”in gay versiyonu olarak anılan film, Yeni Queer Sinema’nın ilk ipuçlarını veriyor.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73146489
Microphone – Mikrofon, Ahmad Abdalla, Mısır, 2010, 120’
Bağımsız bir Mısır filmi olan “Mikrofon”, İskenderiye’de sanatla hayat bulan yeni bir alt kültürü anlatıyor. Halid, yıllar sonra ülkesine dönünce kentin nasıl değiştiğini görür: Artık sokaklarda hip-hop şarkıcıları, kaykaycılar, grafiti sanatçıları vardır. Halid’in hayatı da yavaş yavaş değişmeye başlar. Film, birçok ödülün yanı sıra 2011 yılında İstanbul Film Festivali’nde de Altın Lale kazanmıştı.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73207401
We Are Legion : The Story of the Hacktivists – Biz Birliğiz, Hacktivistlerin Hikayesi, Brian Knappenberger, ABD, 2012, 93’
“Hacktivistlerin Hikâyesi” bizi Anonymous’un dünyasına ve geçmişine götürüyor. Film, Anonymous öncesi siber aktivistleri inceliyor ve ardından grubun 4Chan web sitesini kurduğu yılları ele alıyor. Anonymous üyelerinin, yazarların, akademisyenlerin ve saldırılarda kilit rol oynayan bazı kişilerin görüşlerine yer verilen belgeselde, ellerinde sanal dünyada sivil itaatsizlikten başka silah bulunmayan siber aktivistlerin eylemlerinin küresel bir harekete dönüşmesinin nefes kesici evrimi anlatılıyor.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73207402
Our Day Will Come – Bizim de Günümüz Gelecek, Romain Gavras, Fransa, 2010, 95’
Remy ve Patrick’in ne dili, ne ülkesi ne de ordusu vardır: Onlar kızıl saçlıdır! Dünyaya ve onun değerlerine, ahlakına karşı İrlanda’ya, özgürlüğe doğru bir yolculuğa çıkarlar. Ancak, İrlanda’ya vardıklarında hiç de ummadıkları bir manzarayla karşılaşırlar. “Bizim de Günümüz Gelecek”, yönettiği kışkırtıcı video kliplerle tanınan, Costa Gavras’ın oğlu Romain Gavras’ın ilk uzun metrajlı filmi.
Fragman: https://vimeo.com/album/2504810/video/73207235