Uluslararası Antalya Film Festivali’nden İzlenimler-2
|Seher Özen Karadeniz/ fullantalya.com
Evettt, 55’inci Uluslararası Antalya Film Festivali’nin sonuna geldik. Bugün ödüller dağıtılacak. Yarışma filmlerinin bir kısmı bu akşam törenden ödüllerle ayrılacak. Biz de kent olarak özellikle yarından sonra belki de festival sırasında konuşmadığımız kadar, festival konuşacağız.
İstedim ki ödüller açıklanmadan, son üç günde alandan edindiğim izlenimlerimi sizlerle paylaşmaya devam edeyim. Bu akşam ki gala izlenimlerimi de ayrıca yazacağım.
Festival Başkanı Menderes Türel’in de belirttiği gibi festival bu yıl daha çok gerçek dünyayı perdeye taşıyan filmlere odaklanmış. Farklı coğrafyalardan yönetmenlerin göç, adalet, eşitlik ve barış kavramları üzerinden yaptıkları filmlerle festivalin film seçkisi şekillenmiş. Ağır filmlerdi anlayacağınız. Gerçi benim izlediklerim en ağırları değilmiş. Soğuk Savaş’tan sonra Güven, Kailash ve Üç Yüz filmlerini izleyebildim. Bu festival benim seçimlerim böyleydi. İzlediğim bu dört filmden en çok Soğuk Savaş ve Kailash’ı sevdim. Kailash, Hindistan’daki ‘çocuk işçiliği’ üzerinden dünyadaki çocuk işçiliğine dikkat çeken ve hepimizi bu konuda farkındalığa çağıran bir filmdi. Bana göre çok etkileyiciydi.
Bütün bu filmleri izlerken festival alanındaki seyirci ve çalışanlarla sohbet etmeyi de ihmal etmedim. Seyircilerin festivalle ilgili yorumlarını genel olarak şu şekilde sıralayabiliriz:
- Keşke Ulusal Yarışma olsa, sanatçı karşılaşmaları olmadan festivalin keyfi çıkmıyor.
- Eskiden film aralarında su-çay-kahve ikramı olurdu ne güzel, kantin çok uzak kalıyor. Hem de seyirci olarak bizim için bir hoşluk oluyordu.
- Festival alanı, hiç festival varmış gibi değil. Salonlar dolsa da festival alanı bomboş, ne güzel eskiden Doğan Hızlan Kütüphanesi’nin olduğu yolun üzerinde standlar oluyordu. Sadece onu görmek için gelen kentlilerle bile alan şenleniyor, film izlemese de festival ruhunu az da olsa yakalıyorlardı.
- Popüler isimler festivalde yok.
Festivaldeki kimi stantlarda ve salonda görevli arkadaşlarla yaptığım görüşmelerde ise temel konular şöyle:
- Seyirciler, geçen yıllara göre korteji sönük buldular.
- Yine seyirciler bu yılın çok sönük geçtiğini söylüyorlar.
- Standlar kuruluyormuş onların olmayışından yakındılar.
- Salonları dolu dolu kapattık.
- Kimi izleyiciler film başladıktan sonra gelip ısrarla filme girmeye çalışıyor.
- Bazı izleyiciler ise hangi filme geldiğini bile bilmiyor. Şans eseri gelen var.
- Ünlüleri görmek için gelenler var.