Orada Bir “Müze” Var Uzakta…
|Usta gazeteci Haşmet Öyken ağabeyimiz geçen gün yazısında “Antalya Müzesi’ni yeni keşfettiğini” şöyle dile getirdi;
“Dün Antalya’nın batısından gelirken Müzeyi keşfettim.
1972 yılından bu yana aynı yerinde duran müzenin nesini keşfettin diye sormayın. Daha burasının Antalya müzesi olduğunu bilmeyen binlerce bu kentte yaşayan var.
Peki müzenin varlığından insanlar haberdar değilse suç kendilerinde mi?
Yoksa bu müzeyi idare edenlerde mi?
Ülkenin birbirini suçladığı ve gerildiği bir ortamda, yerelde suçlu aramaya kalkışmayacağım.
Hatta bir güzellikten girmek istiyorum konuya.
Birileri nihayet akıl etmiş ve Antalya Müzesinin ağaçlarını tıraşlamış. O muhteşem bina nefes almış ve ben buradayım diye bağırmaya başlamış…
Müzeyi geceleri ışıklandırıyorlar mı bilmiyorum.
Eğer ışıklandırılmıyorsa, bugünlerde akılları başlarına gelen birileri buraya da el atsın.
(…) Müze’ye yapılan küçücük bir operasyonla müzenin farkınladığı ortaya çıkmış. Arkasını getirmek kolay…. Bir de Karayolları kendi bahçesine ışıklı bir reklam panosu oturtmuş.
Hiç kimseyi bağlamıyor şu kadar yol yaptığı falan filan. Bana kalırsa o pano Antalya Müzesine devredilsin. Turizm kentinde müzeyi ön plana çıkartmak için daha çok ihtiyaç var gibi….”
Haşmet Öyken çok güzel bir konuya temas etti. Antalya Müzesi’nin tanıtımı, müzenin farkındalığı, müzenin Antalya turizmi ile olan bağlılığı…
Önce rakamlara bakalım sonra tanıtım örneklerine;
Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre 2011 yılında Antalya Müzesi’ni 139 bin 640 kişi ziyaret etmiş. Bunların 38 bin 584’ü ücretsiz ziyaretçiler. Konumuz para değil, müzemizin tanınılırlığı oldu için bu konuya girmeyeceğiz.
Antalya’ya 11 milyon yabancı turist geldiği düşünülünce, Antalya Müzesi’ni ziyaret eden 139 bin 640 kişiye madalya vermek gerekiyor. Şayet, yollarını kaybedip tesadüfen Müze’ye gitmedilerse.
Zira Antalya Müzesi sahip olduğu eser koleksiyonu bakımından dünyanın en önemli müzeleri arasında gösteriliyor.
Rakamlara bakınca Antalya Bölgesi’nde en çok ziyaret edilen kültür varlığımız 593 bin 313 ziyaretçi ile Demre’deki Noel Baba Müzesi. O’nu 548 bin 429 ziyaretçi ile hemen yanındaki Myra Antik Kenti takip ediyor. Aspendos Antik Tiyatrosu’na 426 bin 232 kişi girmiş, Perge’yi 418 bin 586 kişi gezmiş.
Alanya Kalesi’ne 367 bin 38 kişi çıkmış. Ama Kale’yi merak edenler, Alanya Müzesi’ni merak etmemiş. Sadece 9 bin 731 kşi Alanya Müzesi’ni gezmiş.
Olimpos’a 209 bin 933 kişi gitmiş.
Side Tiyatrosu’nu 139 bin 103 kişi görmüş. Side Müzesi’ni ise 55 bin 676 kişi gezmiş.
Mesela listede “Ehmedek Kalesi” diye bir yer var. Adını ilk kez duyuyoruz. Sadece 178 kişi gezmiş.
İşin parasal boyutuna girmeyeceğiz dedik ama emin olun, bu ziyaretçi sayılarının yarıya yakını ücretsiz, bir kısmı indirimli ve Müze Kart’la girenler.
Amacımız kimseyi suçlamak ya da eleştirmek değil.
Antalya’ya sadece deniz-kum-güneş için gelen turistleri, bir yolunu bulup Müzelerimize çekmeliyiz.
Elmalı Sikkeleri ve Yorgun Herkül evine dönsün diye kimler ne çaba sarfetti ama tanıtımları için…
Dünya kentleri bu işi nasıl yapıyor diye internette küçük bir araştırma yaptık. Basit ama etkili tanıtım faaliyetleri karşımıza çıktı. Bunları paylaşmak istiyoruz.
Bu durum biraz da Konyaaltı Caddesi’nin trafiğine bağlı. 100. Yıl Bulvarı’nın Konyaaltı devamı’nın tamamlanmasından beri trafiğinde ciddi bir ıssızlaşma var.
Geçen sene firma olarak Antalya’da düzenlediğimiz bir etkinliğe Avrupadan konuklarımız geldi. Etkinliğin boş zamanlarında konuklarımız için Antalya şehir turu planladık. Bu planlama çerçevesinde konuklarımızı Antalya müzesine götürmeyi düşündük ama götürmeden önce de müzeyi aradık rehberlik hizmetiniz var mı? diyerek. Aldığımız cevap ile şok olduk… maalesef Antalya müzesinin gelen yabancı konukları için rehberlik hizmeti yokmuş. Müze gezisi iptal edildi yerine deri-kuyum turu yapıldı. Bu şehrin zenginlikleri kıymet bilmeyen idarecilerin elinde harcanıyor… Müzeye tabeladan önce rehber lazım.
Lemanis’in yazdığı olayın benzeri benim başıma da geldi. Yurt dışından gelen yabancı akademisyen konuklarımız müze’yi gezerken rehberlik hizmeti almak istedi. Böyle bir hizmetin olmadığını söyleyince şok olduk. Sanırım bu sadece Antalya’ya özel bir durum değil, müze kart ve hediyelik eşya konusunda başarılı işlere imza atan Kültür ve Turizm Bakanlığı bu konuda çalışma yapmalı.
Tanıtım konusu sadece devlet’e bırakılamaz. Antalya’da yerel yönetimler ve turizmciler de elini taşın altına koymalı.