Akdeniz Akşamları
|Akdeniz Akşamları’nı bugüne kadar çok dinledik. Ama itiraf edelim Antalyaspor Kalearkası’ndaki gibi coşkulu ve yürekten söylendiğine uzun zamandır ilk kez tanık oluyoruz.
Ne yalan söyleyelim Trabzonspor maçını izlemek için meşhur 14. Cadde’den Akdeniz Üniversitesi Stadı’na doğru yürürken, içimizden acaba diyorduk; “Geçen hafta tatlı bir rüya mıydı?”
Değilmiş.
Fenerbahçe maçı kırmızı – beyazlı taraftarların içindeki uyuyan Akrebi uyandırmış.
Maç biletlerinin yüksekliğine rağmen tribünler beklediğimizden dolu. (Maraton 125. Rixos 150, Kale arkası 100 lira)
Gözümüze çarpanlar;
Kale arkası her zaman olduğu gibi Antalyaspor’un itici gücü. Ama ne garip ki; kale arkası belki tek yürek ama tek ses değil.
Taraftar “1966” ve “07 Gençlik” diye ikiye ayrılmış. Her iki grupta farklı telden çalıp söylüyor. Maç içinde çok nadir söz birliği ediyorlar.
Maç, kale arkasından hep bir ağızdan söylenen ve giderek yükselen muhteşem bir “Akdeniz Akşamları” tezahüratı ile başlıyor.
Yine göğüs reklamı yok! Neyse akçeli konulara girmeyelim.
9. dakikada yenen pis gol, kırmızı – beyazlı taraftarın hızını biraz kesiyor. Ama tribünlerde futbolculara inanç tam.
Maratonla, Kale arkası arasında oturan bir avuç – bordo mavili taraftarın cılız seslerini, şarkılarla bastırıyor.
Bu coşku nedense maraton ve Rixos’a bir türlü ulaşmıyor. Bu iki tribünde bolca çekirdek çitleniyor. TV’de dizi izler gibi izliyor. Kaçan pozisyonlarda “ahlar vahlar” dışında ses yok. Birkaç güzel harekette alkış. Hepsi bu.
Özellikle Rixos tribününde Antalyaspor forması ile maç izlemeye gelen seyirci sayısışaşırtacak sayıda az. Neredeyse saymaya kalksak 20’yi bulmayacak. Eğer tribünün sahadan fotoğrafını çekip “bu tribün hangi takım taraftarına aittir?” diye sorsak eminiz ki bir çok futbol sever doğru cevabı kolay kolay veremez. Bu arada twitter’dan takip ettiğimiz Hasan Sarı’nın ve 07 Harfli’nin tivitlerinde görüdüğümüz Antalyaspor Nostalji formasını da Rixos tribününde yakından görme fırsatımızı oldu. Güzel bir çalışma olmuş…
12. Dakika kale arkası “Lütfen ayağa kalkar mısınız?” diyerek tribünleri ilginç bir şekilde uyandırmaya çalışıyor ama nafile.
Bu arada 1e1 tribünlerindeki engelli kardeşlerimizin coşkusuna ayrı bir parantez açalım. Her türlü alkışı hak ediyorlar.
Devre arasında takım soyunma odasına mağlup giderken, tribünlerdeki teknik direktörler Trabzonspor’un defansını nasıl aşmak gerektiğini tartışarak, Şifo Mehmet’e beyin gücüyle ulaştırmaya çalışıyor.
Takım ikinci yarıya alkışlarla çıkıyor.
Kale arkası öyle bir coşkuya başlıyor ki, az sayıdaki Bordo-Mavili taraftar 61. Dakikanın geldiğini bile unutuyor. Fark ettiklerinde ise artık çok geç. Onlar da çaresiz kırmızı – beyazlı taraftarlara selam duruyor.
Trabzon’un katı defansı umutlarımızı azaltırken, yedek kulübesi devreye giriyor.
Önümüzdeki iki taraftar, bir yandan çekirdek çitleyip, bir yandan, “Ömer’i, Emrah’ı unutma” diye bağırarak Şifo’ya akıl veriyor. Şifo bizi duymuyor ama telepati kuruyor ki, beklenen değişiklikler geliyor.
Geçen haftanın yıldızı Diarra bu hafta etkisiz. Yine de kenara gelirken, taraftarlar onu geçen haftanın hatırına coşkuyla alkışlıyor, O da farkında alkışla karşılık veriyor.
Rüya gibi bir son 10 dakika. 2. golden sonra hiç tanımadığımız Antalyalılarla sarmaş dolaş oluyoruz.
Hakemin doksan dakikayı bitiren düdüğünden sonra bu kez bütün tribünler hep bir ağızdan Akdeniz Akşamları’nı söylüyoruz.
Harika bir akşam. Statta biraz daha kalıp bu harika gecenin tadını çıkarmak istiyoruz. Daha doğrusu çıkmak için acele etmiyoruz.
Güvenlik görevlileri hevesimizi kursağımızda bırakıyor. Acilen tribünleri boşaltmamızı istiyorlar. Neşemizi bozmuyoruz.
Çıkışta “görmeli engelli” bir kardeşimizi görüyoruz. Ağabeyinin ya da babasının kolunda maçı izlemeye gelmiş. İçimiz bir tuhaf oluyor. Yüreğiyle takımını izleyen O’nun coşkusu ve Antalyaspor sevgisi karşısında bizim ki biraz hafif kalıyor. Helal olsun diyoruz.
14. Cadde’den otomobilimize ulaşmaya çalışırken, Antalyaspor Store bakıyoruz. Kırmızı – beyazlı atkıların hepsi satılmış.
Yol kenarına park etmiş bir otobüs gözümüze çarpıyor. Önünde bir afiş; “AfyonKarahisar Antalyaspor Futbol Okulu”. Antalyaspor sevgisi nerelere ulaşmış da haberimiz yok.
Bu gece yazmakla bitmez.
Son söz; “Göğsünde reklam olmasa da, göğsünü gere gere oynuyorsun ya bu bize yeter Antalyasporum”
Bir dip not; Maraton ve Rixos tribünlerinde yasak olmasına rağmen sigara içiliyor.
Güzel bir maç yazısı olmuş. Takım başarılıyken herkes destek oluyor, önemli olan pazara kadar değil her zaman bu desteği verebilmek. Saygılar.
Elinize sağlık Antalya tarafından pek sahiplenilmeyen Antalyaspor’a bu kadar samimi yaklaşmanız çok mutlu ediyor. Antalyaspor ile ilginizin devam etmesini dileğiyle.
Bu arada bu yazıda da kullandığınız fotoğrafı Twitter’da görmüştüm, ben de kendi yazımda kullanmıştım, burda da karşıma çıktı helal edin artık 🙂
rixos tribünü ancak dinler zaten. oturur ve dinler. Ne tezahurat yapar ne de bir tepki gösterir. put koysak o tribüne, sizin yaptığınızın aynını yapar. o tribün ancak yalandan destekler Antalyasporumuzu!!!