Altın Portakal Yazıları-1: Altın Portakal Ne Kadar Antalyalı?
|Festival Logomuz Martı
Bu seneki festival logomuz portakalın üstünde duran bir martı. Antalya habitatına ait değil. Martı yaygın kanı itibariyle İstanbul’un kuşudur. İstanbullular martılara vapurdan simit atarlar, Sarıyer Spor’un simgesi yaparlar, şiirlere konu yaparlar ama Antalya’da görenler neredeyse dilek tutarlar… Siz hiç falezlere oturup martıları izleyen bi Antalya’lı gördünüz mü? Bu sene neden böyle bir logo seçilmiş anlamadık. Yakın dönem logolarımızla kıyaslayalım…
Festivalin 2008 marka yüzü “Özgü Namal”,
Özgü Namal Altın Portakal Film festivali’nin yüzü olurken Saadet Işıl Aksoy ise Eurasia Film Festivali’nin marka yüzü olmuştu.
Festivalin 2009 marka yüzü “göz”,
Ne şehirle nede festivalle ilişkilendirilemeyen bir afişti. Sonradan basından takip ettiğimiz kadarıyla Akaydın’ın seçim çalışmalarını yapan ajansın çalışması olduğunu öğrendik. Hatta Festival yönetiminin tepki göstermesine rağmen Başkan Akaydın’ın “bu olacak” demesi ile krize bile yol açan bir afiş çalışmasıydı.
Festivalin 2010 marka yüzü “Ebru Akel”,
Akaydın geçen sene ki Ebru Akel’in yer aldığı festival afişini basın toplantısında şöyle tanımlamıştı;
“Akel’i afişte bir deniz kızı olarak görüyoruz. Elinde tuttuğu sihirli portakalı, gülümseyen yüzü ile bizlere sunuyor. Antalya’nın denizinden yükselen mitolojik figür kimliği ile fantastik, sihirli ve neredeyse gerçeküstü bir dünya.”
Akaydın’ın açıklamaları şöyle devam ediyordu;
Planlı çalışmanın bir yansıması olarak gelecek yılın afiş çalışmalarına da başlandığını belirten Prof. Dr. Mustafa Akaydın, “Altın Portakal tarihinde ilk kez festival afişi, bir yıl önceden kamuoyuna tanıtılacak. Kasım 2010’da izleyici ile buluşacak 48. Altın Portakal Afişi, Berlin, Cannes, Venedik gibi dünyaca ünlü festivallerde Altın Portakal’ın yüzü olarak Antalya’yı temsil edecek. Kasım ayında kamuoyuna sunulacak 48. Altın Portakal afişi, aynı zamanda Londra, Moskova, Berlin gibi önemli turizm fuarlarında Antalya’yı tanıtıcı bir görsel olarak kullanılacak” diye sözlerini tamamladı.
Festivalin 2011 marka yüzü “martı”,
Üst satırlarda okudğumuz gibi bu afiş Antalyamızı Londra, Moskova ve Berlin gibi önemli turizm fuarlarında Antalya’yı tanıtıcı bir görsel olarak hazırlanmış…
Başkan Akaydın bu afişi nasıl tanımlamıştır bilemiyoruz. İleri ki günlerde basından takip etmeye çalışacağız.
Festival Tanıtım Toplantıları
Ne hikmetse festivalin tanıtım toplantısını İstanbulda yapmak son yıllarda gelenek haline geldi. Menderes Türel ile başlayan akım Başkan akaydın ile devam etti… Halkın Portakalı da İstanbuldan mı başlıyor?48. yaşını kutlayan Türkiye’nin en köklü film festivali hâla kendini” tanıtmak için” İstanbul’u tercih ediyorsa üstüne daha çok “koza” örülür… Geçmiş yılların tanıtım resepsiyonlarına bakacak olursak;
44. Altın Portakal Film Festivali Tanıtım Yemeği “Kandilli Adile Sultan Yalısı’nda” yapıldı.
46. Altın Portakal Film Festivali Tanıtım resepsiyonu “ Esma Sultan Yalısı’nda” yapıldı.
47. Altın Portakal Film Festivali Tanıtım resepsiyonu “ Esma Sultan Yalısı’nda” yapıldı.
48. Altın Portakal Film Festivali Tanıtım resepsiyonu “ Haliç Kongre Merkezinde” yapıldı.
48.Altın Portakal Film Festivalinde yarışacak filmlerin duyurumu da “Türker İnanoğlu Vakfı Sinema Müzesinde” gerçekleştirildi.
Yakında “Ödül Gecesi”de İstanbul’da yapılabilir. Gala Gecesine ödül alan sanatçıların çoğu katılmadıkları için festivali renklendirmek ve medyatik katılımı sağlamak adına böyle bir karar alınmasını bekliyoruz.
“Haliç’te Bir “Altın Portakal Venüs Heykeli” Antalyalı falezlerden bakınca göremez…
Festival Bütçesi
6.5 milyon TL Tamamen Antalyalı…
Sitenizi ve yazılarınızı zevkle takip ediyorum. Altınportakal artık Antalya için bir festivalden ziyade her sene değişmeyen aynı sanatçıların ağırlandığı, kaprislerinin çekildiği, mutlaka bir skandalın patlak verdiği ve gittikçe Antalya’dan uzaklaşan bir festival olmuştur.
Enfes bir “Halkın Portakalı” analizi. Ellerinize sağlık.
Siz de her şeye bir kulp takıyorsunuz kardeşim. deniz olan bütün kentlerde martı vardır. Martı logosu gayet sempatik olmuş.
Altın Portakal iktidarın tüm dayatmalarına karşın, hala Türkiye’nin Oscarı’dır, bitirmeye kimsenin gücü yetmez. Asıl suçlu,böyle bir festivali siyasallaştırma çabasıdır. Tüm suç festivali siyasi propaganda malzemesi yapan belediyelerdir. Antalya’nın yerli sermayesi bir kuruş katkı koymayıp her şeyi belediyeden ve devletten beklemek sonra da sızlanmak olmaz.