Atatürk 83 Yıl Sonra Yeniden Antalya’ya Gelseydi…

 

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, tam 83 yıl önce bugün (6 Mart 1930) Antalya’ya gelmiş ve öyle etkilenmiş ki, hayranlığını “Hiç şüphesiz Antalya, dünyanın en güzel yeridir” sözleriyle dile getirmiş. 

Peki hiç düşündünüz mü Ulu Önder Atatürk hayatta olsa ve bugün yeniden Antalya’ya gelseydi acaba yine aynı cümleyi söyler miydi? 

Hoşgörünüze sığınarak biz düşündük… 

6 Mart 2013 – Gazi Mustafa Kemal, Burdur istikametinden hususi otomobili ile Antalya’ya gelmektedir.
Kepezüstü mevkiinde aracını durduran Paşa, yaveri Hasan Rıza Soyak’a sorar;
– Burası neresi çocuk?
– Antalya paşam.
– Antalya bağlık, bahçelik, yemyeşil bir ovaydı. Bu vilayette ağaç kalmamış çocuk.
– Maalesef paşam.
– Şurada bir avuç yer kalmış orası neresi çocuk?
– Vakıf Çiftliği paşam, ama yakında Zeytin Park olacak.
– Zeytin’i anladım da Park ne demek çocuk?
– Şimdi moda Paşam. 

Atatürk öfkeyle aracına biner ve “devam edelim” der. 

Dokuma’da, Çallı’da, Güllük’te çevredeki binaları hayretle izleyen Atatürk, Cumhuriyet Meydanı’nda aracından iner ve kendisini coşkuyla alkışlayan Antalyalıları selamlar. 

Daha sonra aracına biner ve halkın yoğun tezahüratları ve alkışları arasında kalacağı Yenikapı’daki köşke doğru ilerler. Yol boyunca kendi adını taşıyan caddedeki dev binaları inceler. Atatürk caddesindeki değişimi fark edip yaverine sorar; 

– Bu yolun ortasında daha büyük bir kanal yok muydu?
– Vardı ama sonradan belediye reislerinden biri kanalın üstünü kapattı. Yeni reis tekrar açtı. Ama bu sefer kanalı üstten geçirdi. Yanlara da Romalı heykelleri koydurdu.
– Şu soldaki devasa çarşı ne çarşısı?
– Dönerciler Çarşısı paşam.
– İyi de burada dönerci yok?
– Şimdi telefon işi daha karlı paşam, ondan olsa gerek. 

Antalya’da gördükleri karşısında şok yaşayan Atatürk, Yenikapı’da kalacağı köşkün balkonuna çıkınca belediye reisini yanına çağırıp sorar.
– Reis bey ne olmuş Antalya’ya. Ben bıraktığımda cennet gibi bir yerdi. Şimdi o cennetten eser kalmamış.
– Efendim sizin gösterdiğiniz muasır medeniyet hedefine ulaşmak için çalışırken Antalya çok büyüdü. Sahillerimize 5 yıldızlı oteller yaptık. Halkımıza kapattık ama olsun, yabancı konuklarımız ziyadesiyle yararlanıyor. Ormanlarımıza golf sahaları yaptık. Bir kaç yüz bin adet fıstık çamını kestik ama yılda 300 milyon dolar döviz geliyor. Görmüşsünüzdür portakal ağaçlarını söküp yerlerine bol miktarda palmiye diktik, uzayınca çok güzel oluyorlar, Dubai’dekiler gibi. Zaman içinde Antalya Türkiye’nin turizm başkenti, dünyanın turizm merkezi oldu. Nüfusumuz bin kat arttı. 11 milyon turist geliyor. Kentin merkezini alışveriş merkezleriyle doldurduk. Maşallah para basıyoruz. Kriz bu sayede bizim kenti teğet geçti.
-İyi de reis bey, siz cenneti yok etmişsiniz.
-Yavaş yavaş düzeltiyoruz efendim. En kısa zamanda Antalya’yı eski güzelliğine kavuşturacağımızdan şüpheniz olmasın. Cadde cadde güzelleşiyoruz efendim.
-Akşam balkona hava almaya, eşsiz melteminizi solumak için çıktım. Kesif bir duman ve kömür kokusu boğazımı yaktı, beş dakika kalamadım balkonda.
-Efendim, yıllardır bu güneş cennetinde herkes ısınmak için evinde kömür yakıyor. Hava kirliliğine bir çare bulamadık, henüz. 

Reis’in verdiği yanıtlarla iyice canı sıkılan Atatürk, odasına çekilir. 

7 Mart 2013 – Sabah köşkte ilçe ve köylerden gelen heyetleri kabul eden Atatürk, öğleden sonra Tophane Meydanı’na gider ve İskele’yi seyreder. Daha sonra Konyaaltı Plajı’na iner. Atatürk Antalya’daki değişim karşısında şaşkındır, öfkelidir ama belli etmez. 

8 Mart 2013 – Atatürk, Antalya’nın en büyük çiftliği olan Konyaaltı’ndaki Mursi Çiftliği’ne 83 yıl sonra yeniden gider. Ama çiftliğin yerinde yeller esmektedir. 83 yıl önce Türkler’in yerine çiflikte 800 Mısırlı işçi çalıştırdığı için çiftlik sahibini azarlayan Atatürk, bu sefer azarlayacak kimse de bulamaz. Çiftliğin yerinde denize paralel uzanan rezidanslar vardır. 

Gördüğü manzara karşısında artık dayanamaz ve yaverine patlar;
-Gidelim çocuk, daha da Antalya’ya gelmem.

2 Yorum

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir