Bu Şehir Portakal Kokar mı?
|Bu sabah NTV’de bir habere gözümüz takıldı. “İstanbul’da 2004-2010 yılları arasında dikilen erguvan ağacı sayısı 30.000 adet… Şaşırdık. Biraz değil bayağı kıskandık…
Doğal olarak neden Antalya’da olmaz böyle güzel haberler diye hayıflandık… Bu arada nedir bu erguvanları İstanbul için özel kılan bir bakalım dedik;
“Baharın müjdecisi ve İstanbul’un rengi erguvan ağaçları, pembe çiçek açan zarif dallarıyla sadece İstanbulluları değil, kente gelen yabancı turistleri de heyecanlandırıyor.
İstanbul’un doğasında kendiliğinden yetişen erguvanlar, Nisan ayı ortalarından Mayıs ortalarına kadar, çiçekleri ile İstanbul Boğazı’nın iki yanını pembe renkleriyle süslüyor.
Sultanahmet Meydanı ”million taşı”nın kenarındaki erguvan ağacının yanında AA muhabirinin sorularını cevaplayan Erguvan Dostları Derneği Başkanı Hüseyin Emiroğlu, İstanbul’un kokusunun ıhlamur, renginin erguvan ağaçları olduğunu söyledi.
Osmanlı döneminde Boğaz’da erguvan ağaçları azaldığında padişah fermanlarıyla erguvan dikilmesinin emredildiğini anlatan Emiroğlu, ”Ecdadımız gibi bizim de erguvan ağaçlarını korumamız, sahip çıkmamız lazım” dedi.
‘Japonlar için kiraz ağacı neyse, İstanbul için de erguvan ağacının aynı anlama geldiğini” belirten Emiroğlu, şunları söyledi:
”Erguvan ağacının turistik bir malzeme olarak da değeri var. Güney Afrika’nın Pretoria şehrinde Jakaranda ağaçları vardır. Baharda açar. Pretoria şehrine en çok turist o zaman gidiyor. Şehrin manzarasını değiştiren bir ağaç. Aynı şekilde Japonya’da sakura ağaçları çiçek açtığında ülke çok turist alıyor. Keza Washington’a 1912 yılında götürülmüş kiraz ağaçları var. 98 yıldır orada kiraz ağaçlarıyla ilgili şenlikler yapılıyor. Amerika’nın her tarafından ve Avrupa’dan oraya ağaçları seyretmeye gidiyor insanlar. Nasıl İstanbul’a lale zamanı turist geliyorsa botanik meraklıları, turistler erguvan ağaçlarını seyretmeye İstanbul’a geleceklerdir. Ben buna eminim. Nasıl ki bizim doğa meraklısı insanlarımız Çoruh nehrine gidiyor, dağlara tırmanıyorlar, orada çiçekleri keşfediyorlar aynı şekilde İstanbul’a da erguvan ağaçlarını seyretmeye turistlerin geleceğinden eminim. Ama yoğun olması lazım.”
Erguvan Dostları Derneğinin İBB ile yaptığı çalışmalarla son 10 yıldır erguvan farkındalığının toplumda arttığını söyleyen Emiroğlu, ”İstanbullular ve ilçe belediyelerinden istirhamım şudur, her tarafa çok ekonomik şekilde erguvan dikilebilir. Erguvan tohumlarını yazın dallardan toplayıp toprağa atmak bile erguvan dikimi demektir. Çünkü toprakla buluştuğu zaman mutlaka kök veriyor” diye konuştu.
Anlaşılan İstanbul Erguvanını baharın gelişinin sembolü yapmış. Biz turunç çiçeklerini, portakal ağacını bu şekilde sembol yapabilir miyiz acaba?
Antalya’nın belediye başkanları icraatları ile yâd edilirken “bu başkan falez kıyı şeridine koca koca binaları dikti”, “şu başkan şehiriçi ulaşımını bu hale getirdi”, “o başkan çivi bile çakamadı” diyerek, Akaydın Hoca da belki ilerde “bu caddelerdeki portakal-turunç ağaçları hocanın eseridir” diyerek hatırlanabilir… Bu sayede havaalanından şehir merkezine gelirken gördüğümüz koca koca turuncu topları portakala benzetmeyi bırakabiliriz… Ya da Portakal Çiçeği Bulvarı’nın başına Portakal Ağacı heykeli dikeriz, isminin nerden geldiği anlaşılsın diye…(cadde palmiye, zakkum dolu portakalı bulana aşkolsun)
Dip Not: Erguvan ağacının İstanbullu olduğu bile söylenir. Renginin öyküsü şöyle anlatılır: İsa’ya ihanet eden Yahuda, bu ihanete dayanamayıp, kendini bir erguvan ağacının dalına asar. O güne kadar beyaz çiçek açan ağaç, bu olaydan öylesine utanır ki, çiçekler kızarır, bugünkü erguvan rengini alır.