Kaleiçi’nde “Düş Kapısı”ndan Geçtik

Kaleiçi Old Town Festivali’nde Dr. Ebru Nalan Sülün’ün küratörlüğünü yaptığı, sokağın ruhunu ortaya çıkarma ve kamusal alanı sanat ile harekete geçirmeyi hedefleyen “Birlikte Kapıların İzinde” çalışması, sokaktan geçeni de kendiliğinden içine alıyor.

Seher Özen Karadeniz

Muratpaşa Belediyesi’nin 3 kıtadan 24 ülke 48 şehrin katılımıyla bu yıl 4’üncüsünü gerçekleştirdiği Kaleiçi Old Town Festivali, Kaleiçi’nin tarihi surları boyunca uzanan Atatürk Caddesi’nden başlayıp yaşayan antik kentin sokaklarında devam ediyor.

Hadriyan Kapısı’ndan Akar Çeşme Sokağa doğru yürürken fosforlu iplerle düzenlenmiş kapıdan geçerek canlı müzik performansının gerçekleştiği alana geldim.

Birçok etkinliğin gerçekleştirildiği festival kapsamında küratörlüğünü Dr. Ebru Nalan Sülün’ün yaptığı açık hava sanat alanı çalışması oldukça dikkat çekiciydi.  “Birlikte Kapıların İzinde” başlığıyla gerçekleştirilen çalışmada disiplinler arası bir sanatçı ekibi kamusal alanda interaktif çalışmalar gerçekleştiriyor. Sokağın ruhunu ortaya çıkarma ve kamusal alanı sanat ile harekete geçirmeyi hedefleyen çalışmalar, sokaktan geçeni de kendiliğinden içine alıyor.

Gizem Sevinç ve Handan Akarsu’nun “Düş Kapısı” çalışması üzerine konuşurken serginin küratörü Dr. Sülün, genç sanatçıların, kapının aynı zamanda yeni bir umut, yeni bir aydınlık, yeni bir hayata başlangıç, yeni dilekleri de içeren bir metafor olduğunu bu çalışmalarıyla izleyiciye aktarmak istediklerini vurguladı. Aynı anda yeni nişanlı bir çift kapıdan geçerken fotoğraf çekimi için poz veriyordu. Hem de adının ‘Düş Kapısı’ olduğunu bilmeden, yeni hayatına ilişkin bütün düşleriyle ve müstakbel yeni eşiyle beraber… Güneşli bir Kaleiçi öğleden sonrası o dakika bizi gerçekten bir düşün içine almıştı. Müzik dinletisi sonrasında serginin küratörü Dr. Ebru Nalan Sülün’den açık hava sanat çalışmalarıyla ilgili detaylı bilgi aldık.

“Festivalin ana teması ‘kapı’ydı. Kapı, sanat için çok kavramsal bir tema oldu. Biz de bu metaforik ögeyi hem fiziki hem de metaforik anlamda kullanmak istedik. Hadriyan Kapısı’ndan yola çıkan çalışmalar var. Sosyal medyadaki duruşla ilişkilendirerek ‘digital kapı’ya vurgu yapan bir çalışma var. Hem beden, hem müzik, hem resim hem de video artla bütün disiplinleri kapsayan, Akdeniz, Gazi ve Hacettepe Üniversitelerinden lisans, lisans üstü ve doktora sanat öğrencilerini bir araya getirdiğim bir çalışma oldu” diyen Sülün’e eskiden kentlere Hadriyan Kapısı gibi kapılardan giriş yapıldığını, gelen hayırlı değilse kapının açılmadığını hatırlatarak bu çağda insanın kapılarını kimlere açtığını sorduk; “Kapı bir köprü. Örneğin Batuhan Öztürk ve Uluç Ceylani’nin sergide yer alan çalışması ’Sosyal Kapı’ adını taşıyor. Buradaki yeni ve eski kapı üzerinden sosyal medyanın kişilerde yarattığı algı ve  duygu bozukluğuna dikkat çekiliyor. Yeni bir dille kitleye bunu anlatmak istedik.”

Sanatı sokağa taşımanın, bir sanatçı için nasıl bir tecrübe olduğu üzerine ise Dr. Sülün şunları söyledi: “Müzeler başta olmak üzere birçok yerde sergi yaptım ancak sokak bambaşka bir arena. Sokak bu şekliyle insanları sanata maruz bırakan bir alan. Örneğin ‘Düş Kapısı’ çalışmasında insanlar renkli bir kapıyı aralayıp içinden geçerken farkında olmadan neşeleniyorlar. İki gündür bu kapıdan mutsuz yüzle geçen birini görmedim.  Sanat eserleri sadece müzelerde ve galerilerde olmamalı, sanatı sokağa da çıkarmalıyız. Bu etkinlikle bunu yakalamaya çalışıyoruz. İnsanlar ‘Düş Kapısı’ndan geçerken neşeleniyor. ‘Hadriyanus’ çalışmasının önünde tarih sohbeti yapıyor. Bu şekilde kentliyi sokakta sanatla buluştururken, genç sanatçıları da birbirleriyle buluşturarak kolektif bir ruh yaratarak üretim yapmalarına imkan tanımış oluyoruz.”

Tarihi Kaleiçi’nin hikayesini dünyayla paylaşmak için 2016’da ilki gerçekleştirilen Kaleiçi Old Town Festivali’nde bugün üçüncü gün, yarınki etkinliklerle festival sona erecek. Düşlerinizi de alıp Düş Kapısı’na gidin derim.