LİKYA YOLU’NDA TURİZM SEZONUNU AÇTIK

Ulupınar-Olimpos Likya Yolu, her noktasıyla insanın karşısına ayrı bir doğal ve tarihi güzellik çıkarıyor. “…unutmayın, yürürken takdire şayan tek şey gökyüzünün parlaklığı, manzaranın görkemidir” diyor Frederic Gros “Yürümenin Felsefesi” adlı kitabında, o gün dere tepe aşıp yürüyen bizler, sadece bu iki şeye şahitlik ettik dersek yeridir.

Seher Özen Karadeniz

Antalya Valiliğinin düzenlediği Turizm Haftası programı kapsamındaki Ulupınar-Olympos Likya Yolu Yürüyüşüne 7’den 77’ye yüzlerce Antalyalı doğasever katıldık.

Antalya Arkeoloji Müzesi önünde buluşuldu. Yaklaşık 1.000 kişilik grup, otobüslerle Kemer’deki Ulupınar’a geldik. Yolculuk sırasında tüm katılımcılara su ve yağmurluk dağıtıldı. Ulupınar’a vardığımızda, yürüyüş başlamadan Antalya Valisi Münir Karaloğlu etkinlikle ilgili kısa bir açıklama yaptı. Vali Karaloğlu, Turizm Haftası’nı bu yıl farklı etkinliklerle kutlayarak Antalya’da yeni bir hava estirmeye ve farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Kentte turizmi çeşitlendirme faaliyetlerinden birinin de doğa yürüyüşleri olduğuna işaret eden Karaloğlu, “Antalya’nın deniz, kum, güneş üçlüsünün dışında çok önemli özellikleri ve değerleri içinde barındırdığını, Antalyalılar olarak bunları da çok fazla bilmediğimizi düşünüyorum. Bu nedenle 2019 yılı sezon açılışı için Likya Yolu’nu seçtik. Likya Yolu, Kemer’den başlayıp Fethiye’ye kadar devam eden tarihi bir yoldur. En uzun mesafeli yürüyüş rotalarından biri, 540 kilometreye varan bir mesafe, üzerinde onlarca antik şehir ve antik tiyatronun bulunduğu muhteşem bir doğa. Artık insanlar tatile gediklerinde bir otelde 15 gün yiyip, içip, güneşlenip gitmek istemiyor. Doğayla, kültürle, gastronomiyle buluşmak istiyorlar. Bu nedenle elimizde bulunan bu değerleri insanlığın istifadesine sunmamız gerekiyor. Öncelikle biz bileceğiz, biz sahipleneceğiz, biz koruyacağız ki gelenlere de bunları sunalım” diye konuştu.

Likya Yolu hakkında bilgilendirme yapan Prof. Dr. Nevzat Çevik de şunları söyledi:  “Binlerce yıldır ülkelerin sınırları değişir, yollar değişmez. Çünkü yollar; üzerinden geçenin milletini, rengini, cinsini sorgulamaz. Bu nedenledir ki Avrupa Konseyi, kültürlerarası diyaloğun aracı olarak yolları kullanmaktadır.  Bu etkinlik sadece bir destinasyon tanıtımı değildir. Avrupa’nın zaten bir parçası olan Türkiye’nin kadim kültürel paydaşlarıyla tekrar buluşmasına sembolik ve anlamlı bir izdir. Dileğimiz Likya Yolu’nun UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras’ı olarak onaylanarak Avrupa’daki benzer rotalarla aynı statüye yükseltilmesidir.”

Ulupınar -Yanartaş-Çıralı etabını kapsayan yürüyüşümüze rehberler eşliğinde başladık. Ancak ekip çok kalabalık olunca rehberler hepimize anlatım yapamadı. Toplam 13 kilometrelik parkurda, önce baharın tüm renkleriyle bizi karşıladığı, derenin çağıltılarıyla eşlik ettiği yol boyunca yürüdük. Dağa tırmanışa geçmeden önce, ağaç dallarından yapılan köprüyü geçmek için sıra bekledik. Dereyi geçtikten sonra yokuş tırmanmaya başladık. Daha önce yürümüş olanlardan aldığım bilgiye göre tırmanış yaklaşık 5 km imiş. Yokuş dik, yürüyüşe katılanların çoğu benim gibi antrenmansız olunca bizim için bol molalı bir tırmanış oldu. Hal böyle olunca da öndekilerin epey arkasında kaldık. Yokuşu öyle dik bulup, dermandan düşen üniversiteli gençlerse bir yandan da “Acaba Vali yolun tamamını yürümüş müdür?” diye kendi aralarında konuşuyorlardı. Tırmanışı tamamladığımızda ayaklarımız bizi yarı yolda bırakmadığı için şükrettik. Zirvede bir süre mola verdik ve aşağının yeşilden maviye dönen manzarasının keyfini çıkardık. Ve elbette ki kimi yürüyüşçülerin deyimiyle “sosyal medyayı patlatacak” fotoğraflar çektik. Ardından Kemer ilçesine bağlı Çıralı köyündeki Yanartaş’a doğru inişe geçtik. İniş, yokuş kadar zorlu olmasa da daha önce dağ-bayır tecrübesi olmayanlar için yeterince çetindi. Yanartaş’a ulaştığımızda yine küçük bir mola verdik. Biz kaçırmış olsak da öncü grup binlerce yıldır yanan ateşin etrafında yan flütün büyülü tınıları arasında hem ruhlarını hem de yorulan bedenlerini dinlendirme fırsatı buldu. Ateşlerin arasından geçen her yürüyüşçü gibi ben de fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedim. Yanartaş’tan biz inerken kimi turist kafilesi de sırtlarında kamp eşyalarıyla tırmanıyorlardı. İnişte bizi bekleyen otobüslerle öğle yemeği için Çıralıya geçtik. Vali Münir Karaloğlu ve beraberindekiler bizden önce ulaştığı için onlar yemeklerini bitirmiş, çay sohbeti yapıyorlardı. Vali Karaloğlu kendisini görmeye gelen küçük bir kız çocuğuna içinde okul malzemeleri bulunan bir çanta hediye etti ve içindeki deftere resimler yapmasını söyledi. Küçük kız “ama ben güzel resim çizemem ki” deyince Karaloğlu da “Çizersin, neden çizemeyesin. Önce kendine inanacaksın, inanmak başarmanın yarısıdır. Çizmeye başla” dedi. Sonra da alanda ne kadar çocuk varsa yanına çağırıp onlara da çanta hediye etti.

Olimpos Antik Kenti Kazı Başkanı Prof.Dr. Yelda Olcay Uçkan kazı çalışmaları hakkında bilgi veriyor.

Çıralı sahilindeki restoranlardan birinde verdiğimiz öğle yemeği molasında; et sote, ayran, pişi ve sigara böreğinden oluşan oldukça doyurucu bir menü vardı. Yemeğin ardından Çıralı-Olimpos yolu yürüyüşüne başladık. Yürüyüşün ilk etabında yan yana gelemediğimiz Vali Karaloğlu’yla bu etapta yürüme fırsatı bulunca aklımdaki bir iki soruyu sorma şansım oldu. Öncelikle uzunca denilebilecek parkuru rahat yürüyüp yürüyemediğini sordum kendisine “Oldukça rahat yürüdüm” dedi. Bir diğer sorum da benzer etkinliklerin tekrarlanıp tekrarlanmayacağıydı. Vali Karaloğlu, “Kanyon gezilerimiz olacak. Yine Likya Yolu’nun başka bir parkurunu yürüyeceğiz. Ancak bu tarz etkinlikleri sürekli valilikten beklemek de doğru değil. Şehirdeki doğa sporu kulüpleri başta olmak üzere STK’ların buna benzer etkinlikleri arttırması lazım” şeklinde cevap verdi. Birlikte Olimpos Antik Kenti kazı alanına yürüdük. Kazı alanında Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Kazı Başkanı-Sanat Tarihçi Prof. Dr. Yelda Olcay Uçkan’dan bilgi aldıktan sonra kendisinin rehberliğinde kazı alanını gezdik. Prof. Dr. Uçkan, halihazırda sürdürülen kazıların uzun soluklu olması gereğinden hareketle Kültür Bakanlığı’nın bu yıl pilot bir proje başlattığını, proje kapsamında Olimpos kazılarını da içine alan 20 kazının yıl boyunca destekleneceğinin haberini verdi. Kazı çalışmalarına başladıkları 2000 yılından beri bunu hedeflediklerini belirten Uçkan, arkeolojik çalışmaların uzun soluklu ve çok kapsamlı çalışmalar olduğunu hatırlatarak tüm bunları sürdürecek olmalarının kendileri için yararlı olacağını ifade etti. Antik kent hakkında da bilgi veren Uçkan, “Olimpos çok büyük bir kent, en büyük özelliği de bir nehirle ikiye ayrılıyor olmasıdır. Kentin kuruluşu bu şekilde planlanmış ve daha sonrasında gelenler de buna sadık kalmış. Çalışmalarımızı ağırlıklı olarak Kuzey Kent’te yoğunlaştırdık. Bunun en önemli nedeni yerli ve yabancı turistlerin gezmek ve denize girmek için kullandıkları bir bölge olmasıdır” dedi. Gezi sonrasında Yanartaş’ta dinleyemediğimiz yan flüt namelerini Olimpos’ta tapınak kapısının önünde dinledik. Buradaki gezimizin sonunda da çay-kahve, portakal, bisküvi arası lokum ikramından oluşan keyifli bir mola vardı.

Olimpos Antik Kenti kazı alanı gezisiyle 13 kilometrelik parkuru tamamladık. Daha önce Yanartaş’a çıkmışlığım vardı ancak Likya Yolu’nu bu uzunlukta ilk kez deneyimledim. Yürüdüğümüz yol, her noktasıyla insanın karşısına ayrı bir doğal ve tarihi güzellik çıkarıyor. “…unutmayın, yürürken takdire şayan tek şey gökyüzünün parlaklığı, manzaranın görkemidir” diyor Frederic Gros “Yürümenin Felsefesi” adlı kitabında, o gün dere tepe aşıp yürüyen bizler, sadece bu iki şeye şahitlik ettik dersek yeridir.  Yürümek öncelikle erteleme özgürlüğü sunar” der kitabın girişinde de, o gün hepimiz 7-8 saatliğine tüm işlerimizi erteledik, yüzümüze yayılan gülümseme de kendimize tanıdığımız bu özgürlüktendir.

Şimdi sevgili okura tavsiyem, havalar çok ısınmadan yolara düşmeleri. Yolun kendisi mi, molalarla mı yoksa yoldakiler mi size kendinizi özgür hissettirecek yola çıkmadan bilemezsiniz.

Son söz olarak başından sonuna her şeyin düşünüldüğü bir etkinlikti. Organizasyon ekibinin ellerine sağlık.

 

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir