MUTLU MUTLU BÜYÜYÜP, ÇOĞALIYORLAR…
|Kendi işlerinde başarılı üç sosyal girişimci kadının, kişisel arayışlarının kesişme noktası:
Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi
Röportaj / Seher Özen Karadeniz
Embriyolog Aylin Ayaz Yılmaz, arkeolog Evşen Yüceer Akyüz ile Gülşah Gültepe Çelik; kendi hayallerinin peşinden giderken yolları kesişen üç sosyal girişimci kadın.
Her biri bir yandan kendi işini yaparken, bir yandan da sosyal girişimci özelliklerini birleştirerek, başka kadınlara yol açmak için çalışıyor.
Güçlerini ve fikirlerini birleştirerek, öncelikli amacı; evde iş yapan kadınları ticari hayata hazırlamak ve ticari ünvanı olan firmalarla tanıştırmak üzere projeler geliştirmek olan Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi’ni kuruyorlar. Ardından organize ettikleri alışveriş şenlikleriyle de; bir yandan kadınların ev içi üretimine değer katarken, bir yandan da bu yolla oluşturduğu bütçesinden STK’lara ve ihtiyacı olan üniversite öğrencisi kızlara burs desteği veriyorlar.
Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi daha ilk yılında yaptığı işlerle, TOBB Antalya Kadın Girişimciler Kurulu’nun 2017 Yılı Antalya’nın “Fark Yaratan Kadın Girişimcileri Ödülü”ne de layık görülüyor.
Heyecanla 3-6 Mayıs tarihleri arasında ANFAŞ’ta düzenleyecekleri “Eğitim ve Çocuk Şenliği”ne hazırlanan sosyal girişimci kadınlarımızla Octopus Cafe’de buluştuk.
Gelin, keyifli yol hikayelerini onlardan dinleyelim.
Aylin Ayaz Yılmaz: “Biz, eleştirmektense daha iyisini yapabilir miyiz, diyerek yola çıktık.”
Üçünüzü de ayrı ayrı tanıyabilir miyiz?
Aylin Ayaz Yılmaz: Evliyim, bir çocuğum var. Embriyolog olarak 24 yıl çalıştıktan sonra emekli oldum. Ardından kendi kliniğimi açtım. Annem gönüllü çalışmalarla çok ilgilenen biriydi, bu özelliği bana da geçmiş. Zihinsel Yetersiz Çocukları Koruma Vakfı’nda çalışıyorum altı yıldır. Kermeslere katılıyorduk. Tam o sıra kızlarla yollarımız kesişti. Yapılan işleri eleştirmek yerine, daha iyisini yapabilir miyiz diye düşündük ve beraber bir yola çıktık.
Evşen Yüceer Akyüz: Ankaralıyım, üniversiteyi okumak için Antalya’ya geldim. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji bölümünü bitirdim. Alanımla ilgili bir iş yapamayınca bir bankada çalışmaya başladım. On yıl kadar bankada çalıştıktan sonra ayrıldım ve eğitim sektörüne geçtim. Önce bir kolejin kurucu temsilcisiydim sonrasında çocuklara hizmet verecek olan bir oyun evi açtım. Çevremde yardıma ihtiyacı olanlara bir şekilde yardım elini uzatırdım. Aylin’le yollarımız kesişince beraber önce ZİÇEV için çalışmaya başladık. Gülşah da arkadaşımdı, o da bize katıldı. Sonradan aramızdan ayrılan arkadaşımızla beraber, ihtiyacı olan STK’lar için para toplamak amacıyla etkinlik yapalım diye, dört kadın çıktık yola. Mayıs ayındaki Eğitim ve Çocuk Şenliği ile de bu çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Gülşah Gültepe Çelik: Evliyim, bir oğlum var. İktisat bölümünü bitirdim ve bankacılık sektöründe çalışmaya başladım. Yaptığım işi seviyordum ancak aynı zamanda da bir düzenin içine hapsolmuş gibi hissediyordum. Çıkmanın yollarını arıyordum. Çalışayım ama kontrol bende olsun istiyordum. Oğlumun doğmasıyla beraber bankacılığı bıraktım. Oğlum bir yaşına gelene kadar kendim baktım. Sonrasında bir girişimcilik örneği göstererek, organik mobilyalar yapan bir markanın Antalya bayisi olarak yeni doğan ve bebek mobilyaları satan bir mağaza açtım. Evşen’i zaten tanıyordum. Aylin’i de Evşen sayesinde tanıdım. Başlarda bizimle olan dördüncü arkadaşımız ise benim mağazadan müşterimdi.
Aylin Hanım araya giriyor:
İyi ki tanıdım cümlesi yok mu?
Gülşah Gültepe Çelik: İyi ki de tanıdım. Yollarımızın kesişmesi için bunların hepsinin olması gerekiyormuş. Ben bir süre sonra Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi’ne ağırlık vermek için mağazamı devrettim. Şu anda ağırlıklı olarak Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi için çalışıyorum ve beraberinde de aile şirketimizin finans işlerine bakıyorum.
AA.Yılmaz: Biz, eleştirmektense daha iyisini yapabilir miyiz, diyerek yola çıktık. Hepimizde kurumsal olarak rüştünü ispatlamış kızlardık. Konuşmak yerine Antalya şartlarında daha iyisini nasıl yapabileceğimizi biliyorduk. Her organizasyon bir sonraki organizasyonu doğurdu. Onun yolunu açtı.
GG.Çelik: Organizasyonlarımız iyi geçsin diye çaba sarf ettik ve geçti. Herkes süreç içinde projeye çok değerli bilgi ve farklı fikirlerini kattı.
AA.Yılmaz: Sürekli büyüdü. Çoğaldı, çoğalttık. Geldiğimiz noktada herkese örnek olduğumuzu da görüyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor. İlk başladığınızda taklit edersiniz. Sonra taklidi yorumlarsınız. Şimdi bizi taklit ediyorlar. Demek ki doğru yoldayız.
Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi ne zaman kuruldu, kuruluş amacı neydi?
AA.Yılmaz: Eylül 2016’da kurduk.
EY.Akyüz: Aslında çok yeniyiz.
AA.Yılmaz: ‘Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi’ni, kentimizin kadınlarına ekonomik ve sosyal açıdan destek olmak amacıyla kurduk. Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi’nin başlıca amacı; evden iş yapan kadınları ticari hayata hazırlamak ve ticari ünvanı olan firmalarla tanıştırmak üzere projeler hazırlamak. Antalya’dan çıkan Türkiye’nin ve dünyanın bu anlamda tanıdığı bir marka olmak istiyoruz.
İsmini de kendimiz koyduk. İçinde Antalya’yı çağrıştıran bir şey olsun, mutluluk vurgusu olsun ve en nihayetinde zamanla marka olsun istedik. Çünkü 5-10 yıl içinde bir dünya markası olması planımız var. Böyle bir hedef de koyduk kendimize.
EY.Akyüz: Mutlu Portakalı kurduğumuz sırada Antalya’da çok sık küçük kermesler yapılırdı. Evden iş yapan kadınlar katılıyorlardı. Çoğu, kadınların yaptığı işleri yeterince ortaya çıkaramayan platformlardı. Biz de hem marka olanların hem de evden iş yapan kadınların yan yana gelebileceği bir platform kuralım istedik. Antalya’nın gelir düzeyi yüksek kadınlarını da içeriye sokmak istediğimiz için kaliteyi çok yüksek tuttuk. Bu, satışlara da doğal olarak yansıdı. Öte yandan yaptığımız hiçbir şeyi “mış gibi” yapmıyoruz.
AA.Yılmaz: Sadece para kazanmasınlar, marka olsunlar diye de uğraşıyoruz. Bizim yaptığımız etkinliklere katılarak kendi markasını yaratan da oldu. Barbiyer Dizayn, Santorini sepetleri, Renkli Fikirler Fabrikası, HandbyFee bunlar arasında. Şu anda Alaçatı’ya, İstanbul’a ürün gidiyor.
Yalnız bir şey dikkatimi çekti. Çok İngilizce bu isimlerin hepsi.
AA.Yılmaz: Kendileri koydular isimlerini.
EY.Akyüz: Biz “Mutlu Portakal” isimi koyarken bu hassasiyetle yaklaştık. Sadece isim konusunda değil, yaptığımız işler konusunda da hassas davranıyoruz. Daha önce Antalya’da hiç yapılmamış işler yapmak için yola çıkıyoruz.
Devam edersek yol hikayesine…
GG.Çelik: Kuruluşumuzdan beri amacımız; “bir organizasyon yapalım, kimi getirirsek getirelim yapalım bitsin” şeklinde olmadı. Bize hayallerinden söz ediyorlar. Biz onu nasıl hayata geçireceklerini, nasıl geliştirebileceklerini ve hedef kitlesi ile nasıl buluşacakları konusunda yardımcı oluyoruz. Bir kere bizim organizasyonumuzda hedef kitlesiyle buluşunca, neler yapabildiğini görünce devam ediyorlar. Örneğin Alaçatı’da da bir etkinlik olduğunda artık o gücü kendilerinde bulup gidiyorlar. Sonrasında da gönül bağlarını da bizimle koparmıyorlar.
Evşen Yücer Akyüz:
“Yaptığımız hiçbir şeyi ‘mış gibi’ yapmıyoruz.”
Kadın kooperatifi olarak, Türkiye’nin bilinen markası olmak istediğinizi söylediniz. Bu size ne kazandıracak?
AA.Yılmaz: Bir hayalimiz de hazırlatacağımız bir uygulama sayesinde burada üretilenleri bütün ülkeye pazarlamak. Gittigidiyor formatında bir internet sitesi Mutluportakal.com.tr gibi. Kaynak bulduğumuz an hayata geçireceğiz. Alternatif pazarlar yaratmak istiyoruz.
EY.Akyüz: Antalya’da kendi yaptığımız işlerde başarılıydık. Böyle bir kooperatif kurduğumuzda burada kendimizi ispat etmekte zorlanmadık. Bizi bilen biliyordu. Türkiye hedefimizle çok daha fazla insana hitap etmek istiyoruz. Ayrıca kendi başarı hikayelerimizi oluşturmuş bir ekibiz, bir yandan da insanlara bu yönümüzle de model olmak istiyoruz. ‘Biz başardık, siz de başarabilirsiniz’ demek istiyoruz. Zaman zaman hikayemizi bilenler arayıp, ‘nasıl yaptın’ diye soruyor ve bütün işi gücü bırakıp anlatıyoruz. Benim işimi bırakıp, yeni yollar aradığımda böyle destek alacağım yerler yoktu. Türkiye’ye de dokunalım istiyoruz.
Çelik: İnsan bilinmek de ister. Bu kötü bir şey de değil. Yaptığımız iyi bir girişim niye sadece bu şehirle sınırlı kalsın. Bilinsin ve yol açılsın, Adana’da kadınlar buna cesaret etsin, başka kentlerde de.
Kadınlar kooperatife üye mi oluyor? Sizinle iletişimleri nerede başlayıp, nerede bitiyor?
GG.Çelik: İlk organizasyonda kurduğumuz whatsapp grubu hala devam ediyor. İletişimi koparmıyoruz. Evde üretim yapan kadınlarımız, yaptığımız etkinliklerin katılımcıları olarak kooperatifimize dahil oluyorlar.
Yani hayali olan da, elinde hazır ürünü olan da sizinle iş yapabiliyor mu?
AA.Yılmaz: İki şekilde de oluyor. Becerisi olduğunu bildiğimiz kadınları da cesaretlendirip işe dahil ediyoruz. Üretimleriyle de bize geliyorlar.
GG.Çelik: Öncelikle, onlarla gönül bağı kuruyoruz.
EY.Akyüz: Hepsine katılmak zorunda da değiller. Öyle bir zorunluluk getirmiyoruz. Önümüzdeki ay dördüncü etkinliğimizi yapacağız. İlla buna da katılacaksın demiyoruz. Takvimine uymuyor, üretimi olmuyor. Her etkinlikte yeni katılımcılarımız da oluyor. Dört yıldır üst üste katılanlar da var. Çantayla başlamış, başka bir fikir bulmuş yıllar içinde şimdi onunla devam ediyor.
Düzenli üretim yapmak zorunluluğu var mı? Ya da yapmayı bıraktığında, “iyi gidiyorsun, devam et” diyor musunuz?
AA.Yılmaz: Bir sepetçi kızımız vardı. Bir gün dedi ki “bu sepetlere doydu insanlar”. Ben de dedim ki büyük hasır çantalar vardı, onlardan yap dedim. Kendisi de aynısını düşünmüş. Bazen onlar yeni fikirleriyle geliyor, bazen de biz veriyoruz fikri. Ya da fikrini geliştirmesine destek oluyoruz. Ancak vazgeçmesin diye de cesaretlendiriyoruz. Bir işimiz de o.
EY.Akyüz: Ancak hal böyle olsa da kendi içimizde etkinlik katılımcılarımızı destekliyoruz. Yakın çevremizde, katılımcılarımızın üretim alanlarına ilişkin istekler olduğunda, hemen onlara yönlendiriyoruz. Onlarla bir şekilde dayanışma ağı kurmuş oluyoruz. Ellerini hiçbir zaman bırakmıyoruz.
GG.Çelik: Büyükşehirlerde insanlar bu tarz bağlantıları kurmayı bile kendilerine iş edinip, bunun üzerinden para kazanıyor. Biz bunu, sosyal girişimimizin doğal bir süreci olarak görüyoruz. Hepsini gönüllük esasıyla yapıyoruz.
Kadınları firmalarla tanıştırmak, iş imkanı sunmak, atölyeler düzenlemek, Birden fazla hedef koymuşsunuz önünüze, hepsine yetişebiliyor musunuz? Hepsini hakkıyla yapa biliyor musunuz? Yoksa bazen biri öbüründen çalıyor mu?
GG.Çelik: Hayır, çalmıyor. Siz bizi çalışırken görseniz ‘dişini tırnağına katmış’ çalışıyorlar dersiniz. Yoğun çalışıyoruz. Bıkmadan.
EY.Akyüz: Öte yandan ekibi destekleyenler de var. Grafikerimiz, halkla ilişkiler danışmanımız var.
AA.Yılmaz: Ayrıca zamanı iyi değerlendirirseniz, zaman bol. Bazıları bir yapıp beş gösterir, biz beş yapıp bir bile göstermediğimiz oluyor. Planlı çalışıyoruz.
Hangilerini hayata geçirdiniz? Atölye çalışmalarını yaptınız mı örneğin?
EY.Akyüz: Daha bir-bir buçuk yıllık bir projeyiz. Henüz atölye çalışmasını yapmadık. Projemizi hazırladık. Destek arayışındayız.
AA.Yılmaz: Hazırladığımız projede; prefabrike bir yapının içinde kadınlara hem atölye çalışmaları yaptığımız, hem de orada ürettiklerini sattıkları sürekli açık olacak bir alan oluşturmayı hedefliyoruz. Küçüklüğümüzde de reçelimizi, tarhanamızı kooperatiften alırdık ya, daha güvenli bulurduk, onun gibi bir şey yapmak istiyoruz.
Muratpaşa Belediyesi bir STK merkezi açıyor. Orada olmayı düşünmediniz mi?
AA.Yılmaz: ‘mış gibi’ yapmak istemediğimizden, orada olmak istemedik. Çünkü o lokasyonda satış olur mu emin değiliz.
EY.Akyüz: Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi için ayrılmış bir yer olsun istiyoruz. Oraya insanlar geldiğinde el emeği ev ürünleriyle kahvaltı da yapsınlar, çıkarken beğendiklerini alıp evlerini de götürsünler. Üreten kadınların kazanacağı bir yer olsun.
AA.Yılmaz: Biz Lara bölgesindeki kadına satmak istiyoruz. Asıl para harcayan kesim orada. Lara’da da ihtiyaç sahibi çok kadın var. O iki kesimi kendi semtlerinde buluşturmak istiyoruz.
Mayıs ayında dördüncü alışveriş şenliğini yapacaksınız. Bu seferkini “Mutlu Portakal Eğitim ve Çocuk Şenliği” olarak planladınız. Niçin?
GG.Çelik: Evet, sınırlandırdık. Ancak diğer yandan eğitim ve çocuk konusu hem kadının, hem de ailenin bütününün dahil olduğu bir konu oluğu için alan dışı katılımcılarımızı da ayrı bir bölümle şenliğe dahil ettik.
AA.Yılmaz: Eğitim hayatımız hiç bitmiyor. Bir şekilde devam ediyor. Çocuklarımız da bizim en değerli varlığımız onlara yönelik de bir şey yapalım dedik. Ortaya bu şenlik çıktı. Her iki konuyla ilgili akla gelebilecek her şeyi, şenlik alanında görecekler diyebiliriz.
EY.Akyüz: Bir eğitim fuarına katılmıştım İstanbul’da ve hiç memnun dönmemiştim. Başta söylediğimiz gibi ‘eleştirmek yerine daha iyisini yap’ mottosuyla hareket ederek Antalya’da daha iyisini yapmak için kolları sıvadık.
Daha önce yaptıklarınızdan farklı olarak, bizi şaşırtan ne olacak?
EY.Akyüz: ‘mış gibi’ bir organizasyon olmayacak. Ziyaretçilerimizin hangi yaşta çocuğu olursa olsun, buna üniversite de dahil, onların her türlü ürün ve hizmet ihtiyacını karşılayacak kurum ve kuruluşlarla buluşabilecekler. ‘Aaaa bu da mı varmış’ dedirteceğiz. Workshoplar yapacağız. Bir saate gezip gideceği bir organizasyon değil, açık olduğu günler boyunca birkaç kez gelip gezeceği bir şenlik alanı hazırlıyoruz. Antalya’da kaliteli bir işe imza atmak istiyoruz.
AA.Yılmaz: Sizin çocuğunuz kaç yaşında?
13 yaşında bir oğlum var.
AA.Yılmaz: Yurtdışı danışmanlık şirketlerini bulacaksınız, kitapçı bulacaksınız, kendiniz için eğitim fırsatlarını araştıracağınız kurumları, gazeteci arkadaşlarınızı bulacaksınız belki, keyifli bir kahvede sohbet imkanını bulacaksınız. O sırada oğlunuz standları geziyor olacak. Belki onu orada sosyal sorumluluk kampanyasına dahil edeceğiz. ‘Gel bu standda çalış’ diyeceğiz. Siz de bizim katılımcılarımızın başarı hikayelerini haberleştirmek için onları dinliyor olacaksınız. Çokça hikaye toplama şansınız olacak.
Şimdiden çok heyecanlandım doğrusu, yolunuz açık olsun. STK’lara ve kız çocuklarına vereceğiniz maddi destekleri de bu şenliklerden mi sağlıyorsunuz?
Çelik: Evet. İlk başta kadın kooperatifi bile değildik. Aylin Hanım, ZİÇEV’in yönetim kurulundaydı, biz ikimizde bağımsız işler yapıyorduk. Amacımız hep bir yardım ve iyilik yapmaktı. ZİÇEV’i çok iyi tanıyorduk ve ihtiyacı olan bir kurumdu. Yaptığımız ilk organizasyonun tüm gelirini onlara verdik. İlk desteğimizi ZİÇEV’e verince sanki onları destekleyen bir oluşum gibi algılandık. Kısa süre içinde Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi’ni kurduk ve desteklerimizi bu çatı altında sürdürmeye başladık. Her etkinlikte ayrı bir kuruma destek veriyoruz. Asıl, büyük projelerimizi hayata geçirdiğimizde elde edeceğimiz kazançla daha büyük destekler veriyor olacağız.
AA.Yılmaz: Ben şöyle özetleyeceğim. Birinci şenliğimizin tüm geliri ZİÇEV’e verildi. İkinci şenliğimizde Türkiye Aile Planlaması Derneği’nin isteği üzerine onların belirlediği kız çocuklarına burs verdik. Üçüncü şenliğimizde de “Sen Değerlisin” diye bir proje yaptık. Onkoloji tedavisi sırasında saçlarını kaybeden kadınlara ve çocuklara bere tasarladık ve tıp fakültesindeki hastalara hediye ettik. Ayrıca Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Emriyoloji Laboratuvarı’nda Gamze Tanrıöver’in iki öğrencisine burs verdik. Bölümün ‘meme kanserinde melatonin kullanılması’ projesini desteklemek amacıyla laboratuvara bu alanda kullanılan bir alet aldık.
Akyüz: Burs verdiğimiz tüm çocuklarımızla yeri geliyor ayrı ayrı ilgileniyoruz. Bizi ziyarete geliyorlar. Zaman zaman koçluk dahi yapıyoruz onlara. Olay sadece para değil. Parayı herkes verir.
AA.Yılmaz: Kız çocuklarını çok önemsiyoruz. Onların duygularını da önemsiyoruz ve onların kendi ayaklarının üstünde durmasına aracılık edecek her türlü desteği veriyoruz. Onlar da mezun olunca başka kız çocuklarına destek olmak isteyecekler. Bu zincirleme şekilde devam edecek. Siz yaparsanız, sizden görüp onlar da yapar.
Geçen yıl ilköğretim öğrencileri arasında resim yarışması düzenlediniz, bu yıl da bir çocuk şenliği düzenliyorsunuz, kadınlar dışında çocuklar da mı var işin içinde?
GG.Çelik: Öncelikli amacımız bu yolla ailelerle bağ kurmaktı. Bunu da başardık. Mutlu Portakal Kadın Kooperatifi’nin tanınırlığına katkı sağladı.
AA.Yılmaz: O resimleri ayrıca bir sonraki etkinlikte de kullanmayı amaçlamıştık. Mayıs ayındaki etkinliğimizde poster ve yapacağımız başka ürünlere basacağız.
Bu yıl içinde başka hangi projeleriniz var?
AA.Yılmaz: 12-13 Mayıs tarihleri arasında Terracity’le ortak bir VİP etkinlik planlıyoruz. Anneler Günü dolayısıyla. Bu kez gençlerin ilgisini çekecek daha tasarım bir etkinlik planladık. Yazın başka bir AVM’nin otel zincirlerinde bizim tasarladığımız Türk Geceleri projesi var. Bu etkinliğin geliriyle de yine ihtiyaç sahibi özel kurum ve bursiyer öğrenci kızlarımıza destek olacağız.
Gülşah Gültepe Çelik
“Yolda karşılaştığımız herkes gelişimimize katkı sağladı.”
Bitirmeden ekleyeceğiniz bir şey var mı?
GG.Çelik: Yol arkadaşlarıma, bize destek veren ailelerimize, bu zamana kadar yolda karşılaştığımız herkese teşekkür ederim. Onlar gelişimimize çok katkı sağladı. İyi niyetle, güzel şeyler yapmaya çalışıyoruz. Umarım ki devamı da güzel olacak.
AA.Yılmaz: Benim odamda ‘evren düşünceyi değil hareketi alkışlar yazıyor.” Kendi içimdeki gücü keşfetmeyi seviyorum. Her seferinde sınırı zorluyorum. Dolayısıyla bu benim kendi yolculuğum. Fuarı da başarırsak, kendimi mutlu hissedeceğim.
Akyüz: Grup olmanın gücünü ve güzelliğini yaşadım. Arkamıza bir sürü insanı kattık. Şimdi ciddi bir kalabalığız.
Üç kadın, anlaşmanız zor olmadı mı?
Akyüz: Evet zor olabilirdi. Hepimiz güçlü kadınlarız. Gülşah en sakinimiz ancak o da çok kuvvetli. Dolayısıyla üç güçlü karakterin böyle büyük işler yapması çok kolay değildir. Ben de sadece bunun için teşekkür ederim arkadaşlarıma. Aileme de teşekkür ediyorum. Onlar desteklemese de bu iş bu kadar kolay olmazdı.
Son soru Antalya’ya dair. Şehir dışından gelen misafirlerinizi nerelere götürürsünüz? Keyif mekanlarınızı öğrenelim mi son olarak?
AA.Yılmaz. Ben Antalyalıyım. Her şeyim Antalya’da. Kaleiçi’ne bayılıyorum. Bütün misafirlerimi Arma Restoran’da ağırlayıp o manzarayı gösteriyorum. Yazın Çıralı, Kaş’a götürüyorum. Kahve için Octopus Cafe ve 404’e gidiyoruz. Yemeğe 7 Mehmet ve Öz Doyum’da gidiyoruz. Asmane’de bir kadeh şarapla günü batırıyoruz.
EY.Akyüz: Ben arkeolog olduğum için Antalya’nın tarihi mekanlarını çok seviyorum. Misafirlerimi yakınlarda bir yerlere götürmem gerekiyorsa Termesos, Faselis ve Perge’ye, yemek için ise 7 Mehmet, Piyazcı Ahmet, İskele Balıkevi’ne gidiyoruz. Börekçi Tevfik’de kahvaltıyı seviyorum. Kahve için 404 Cafe’ye. Konyaaltı Kent Meydanı’nı da çok beğeniyorum.
GG.Çelik: Kahve içmeye bayılırım, mekan da ayırmam. Lara’da oturduğum için genelde buralardaki mekanlara gidiyorum. En sık gittiğim yer 404 Cafe. Misafirlerimizi Antalya manzarasına hakim olduğu için genelde Arma Restoran’a götürüyoruz. Balık için de Serpme Balıkevi. Eğleneceksek de Bi’Büyük Meyhane’ye gidiyoruz. İşletmecisi Gönül Hanımı da çok severiz.
Fullantalya ekibini tebrik ediyorum. Örnek hikayeleri yine bizimle buluşturdu. Çok keyifli bir sohbet olmuş. Kooperatifimize başarılar diliyorum.
Örnek bir girişim. Ülkemizde bu girişimlerin artması dileğiyle. Kutlarım.