Nakille değişen hayatlar kendilerini anlattı
|Akdeniz Üniversitesi Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu Organ Nakli Merkezi tarafından 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası Etkinliği düzenlendi. Organ nakli hayata tutunanlar yaşadıklarını paylaştılar.
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde düzenlenen etkinliğe Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın yanı sıra Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Şenol, Hastane Başhekimi Prof. Dr. Yıldıray Çete, organ nakli gerçekleştiren hekimler, organ nakli hastaları ve yakınları katıldı.
SALONDAKİ MUCİZELER SİZLERSENİZ
Etkinliğin açılışında konuşan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Hekim olmanın en güzel yanı şu anda burada ki mucizeler, salondaki mucizeler sizlerseniz. Hekim olmanın en kıymetli yanı gerçekten bunlara tanıklık ederek vesile olabilmek. Bu bir ekip işi aslında öncelikle, 1982 yılında ilk böbrek naklini yapan Tuncer Karpuzoğlu anmadan geçmek olmaz. Onu da rahmetle anmak istiyorum. Alper hocayı da anmak istiyorum onu çok erken kaybettik. Şu anda Akdeniz Üniversitesi’nin bu konumda olması açısından çok kıymetli emekleri var gerçekten.” dedi.
KADAVRADAN NAKİL SAYISI FAZLA DEĞİL
Organ nakliyle ilgili farkındalığın artması gerektiğini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, “İnsanlar hayatlarda ne kadar organ bağışlayacaklarını söyleseler de pratiğe geldiği zaman maalesef hasta yakınlarından organ bağış alamıyoruz. Bu haftanın da amacı bu farkındalığı arttırmak ve bütün yıl boyunca İspanya’da İran’da olduğu gibi bağış sayısının artması. Aktivitenin amacı da bu, mucizelere hep beraber tanık olarak insanların farkındalığını arttırabilmek aslında. Çünkü bir an geliyor ki bazen alıcı tarafta oluyorsunuz, bir gün geliyor, verici tarafta oluyorsunuz bu anlamda Allah hiç ikisine de muhtaç etmesin ama maalesef hayatın gerçekleri böyle.” şeklinde konuştu. Organ naklini gerçekleştiren hocalara ve ekibe teşekkür eden Rektör Özkan, “Bu kadar çeşitli nakillerin yapıldığı en güvenli, en kaliteli olan merkez hiç kuşkusuz Akdeniz Üniversitesi.” dedi.
ORGANINI BAŞKASINDAN ALMIŞ AMA KENDİSİ VERMEYENLER VAR
Organ Nakli Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan, “Geçen hafta meme kanseri farkındalık haftasıydı. Bu hafta organ nakli haftası. Organ naklini anlatıyoruz, bu işin öneminin farkına vardırmaya çalışıyoruz. Organ nakli aslında sadece bu hafta yapılmıyor. Tüm yıl boyunca herkesin ihtiyacı olduğu ölçüde bunun farkında olması gereken bir durum. Maalesef birçok arkadaşımız bilir ki kendi ailesine, başkasından organlarını almış ama ihtiyaç olduğunda kendi yakını vefat ettiğinde vermeyen aileler gördük biz burada. Size de bir gün lazım olur lafının da bazen yeterli olmadığını düşünüyoruz.” dedi.
BEYİN ÖLÜMÜ İNSANLARA ANLATILMALI
Organ bağışında en büyük sıkıntının beyin ölümünün tam anlaşılamaması olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ömer Özkan, “Maalesef bazen basında çıkan haberlerin bazen kötü niyetli çıkan haberlerin bazen başka nedenlerle çıkmış haberlerde beyin ölümü olayının insanlara iyi anlatılmamış olmasından geliyor. Dünyada şu ana kadar beyin ölümü olup da dönen bir tane hasta yok. Bunu anlatmak lazım. Maalesef ölen hasta birden dirildi, nefes aldı, tabutta dirildi. Bu tür haberler var. Bunların anlatılması gerekiyor. Yoksa insanlar organ naklinin lazım olduğunu aslında çok da iyi biliyorlar. Bu çok önemli.” şeklinde konuştu.
EN ÇOK ÇEŞİTLİ NAKİLLERİN YAPILDIĞI MERKEZİN İÇERİSİNDEYİZ
Dünyanın en çok çeşitli nakillerin yapıldığı merkezin içinde olduklarını söyleyen Prof. Dr. Ömer Özkan, “Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu hocanın büyük emekleriyle yapılmış bu binanın içerisindeyiz. Türkiye’nin Avrupa’nın ilk Organ Nakli Merkezi. Daha sonra da geçen yıl kaybettiğimiz Alper Demirbaş hocanın da büyük emekleriyle bu nakillerin sayısı arttı. Dünyada çok iyi durumdayız ama maalesef şu gördüğünüz sayılar şu anda orta kısımda bulunan hastalarımızın hepsi kadavradan nakil yapılan hastalar. Biz dünyada canlıdan nakillerde yapılanlarda en ön sıralardayız. Kore ile birlikte diyeyim. Kalp nakli maalesef canlıdan yapılamıyor veya bir yakınınızdan nakilleri yaptığınızda o insanlara da kısmi ölçüde risk veriyorsunuz. Şu anda belki de organını, parçasını aldığınız insanlar maalesef başka bir ebediyete göçmüş durumda ve o insanlar şu anda aramızda yok. Onların organları da yok, kendileri de yok ama onların bir parçası sizlerin üzerinde yaşıyor. Aslında büyük anlam var. Burada bunu anladığınız zaman kalbi birilerinizle atıyor. Karaciğer birileriniz de var. Böbrek birileriniz de var işte pankreası var, değişik organlar yaşıyor, farkındalığı burada yaratmamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
TÜM NAKİLLERİN YAPILDIĞI BİR MERKEZİN İÇERİSİNDEYİZ
Prof. Dr. Ömer Özkan, “Biz her hafta en bilimsel ölçülerde konseylerimizi yapıyoruz. En bilimsel ölçülerde insanlara faydalı olacak şekilde eğer ihtiyacı varsa da zarar verecekse o nakilleri yapmıyoruz. Bu merkezin en güzel özelliklerinden biri dünyanın en güzel mevzuatının olduğu ülkesinde en etik koşullarda en uygun şekilde nakiller en uygun, en iyi takip yapılacak şekilde bu merkezde yapılıyor. Bir nakil yapıldığında artık tedavinizin bir kısmını başka bir yerde yapın veya bunda ihtiyacımız olacak dendiği bir merkez değil. Burada birçok hastamız burada vardır. Biz senin artık tedavini yapamıyoruz. Bunun için yurt dışına gitmen gerekir veya başka merkezi dediğimizi düşünmüyorum ben. Dolayısıyla tüm nakillerin yapıldığı bir merkezin içerisindeyiz.” dedi.
ÇÜRÜYECEK ORGANLARDAN İNSANLAR FAYDALANABİLMELİ
Farkındalık haftasında basına da çok iş düşüğünü söyleyen Prof. Dr. Ömer Özkan, “Gerçek olmayan kaynağı ispatlanmayan haberlerden uzak durmak gerekir. Algı çok önemli çünkü toplumda özellikle sosyal medya çağında. O nedenle bizim bu farkındalık haftası sizlerin burada olmasının nedeni bu kadavradan yani beyin ölümü olan insanlardan çürüyecek dokulardan, organlardan, insanların faydalanabileceğini, beyin ölümü kavramının mutlaka bir ölüm olduğunu anlatmak, bunların farkındalığını yaratmak için bu toplantıları yapıyoruz. Bu haftanın en büyük önemi bu. Bir de çok güzel bir söz var. Bağışlayın erdemli olun.” şeklinde konuştu.
CANLIDAN NAKİLLERDE BİZ DÜNYADA İLK 3 İÇERİSİNDEYİZ
Canlıdan nakillerde çok başarılı ve dünyada ilk üçte yer aldıklarını ifade eden Prof. Dr. Ömer Özkan, “Çok değerli hocalarımız var. Sağlık Bakanlığı fazlasıyla ilgisini gösteriyor. Ve bu merkez hep tıbbi hem de cerrahi olarak bu nakillerin tamamının üzerinde. Şu anda bu merkezde sadece akciğer nakli yapılmıyor dünyada yapılanlar içerisinde. Akciğer nakillerini de çok iyi yapabilecek durumdayız ama saygı duyduğumuz bir konu var. Bazı nakiller bazı merkezlerde tecrübesi artmak üzere oralarda yapılması gerekir. Her yerde her nakilde yapılması gerekmez ama dediğim gibi diğer nakillerin tamamı burada çok başarılı bir şekilde yapılıyor. Çok şükür dünyanın yaptığı bizim yapmadığımız herhangi bir şey bu ülkede bu merkezde yok. Daha da güzeli aramızda Türkiye’nin en uzun süreli yaşayan kalp nakli hala aramızda. Değerli hocamız Ömer Beyazid hocamızda onlarla beraber şimdi. Böbrek naklinde karaciğer naklinde diğer işte pankreas, diğer nakillerde bildiğiniz birçok son zamanlarda yaptığımız nakillerde ülkemizin öncüsü olup Avrupa’da da dünyada da ses getirdiğimiz için çok mutluyuz.” ifadelerini kullandı.
BİR KARACİĞERİ YAŞATMAK İÇİN SAATLERCE GÜNLERCE UĞRAŞTIK
Prof. Dr. Ömer Özkan, “Toplumda bir algı vardır. Organ nakli trafiği diye bir şey. Bunlara lütfen itibar edilmesin. Şurada gördüğünüz hiçbir doktorun bu işi yapmaktan ekstra bir maddi menfaati yoktur. Ömer hoca emeklidir. Gültekin hoca emeklidir. Hala hiçbir menfaat olmadan sadece gönüllülük ve isteyerek gönüllü olarak bizler kadar azimli bir şekilde bu işleri yapıyorlar. Şunu bilin ki belki aranızda belki de şu anda evinde bir hasta için Abdullah hoca, İsmail hoca bir kurban bayramında üst üste ameliyata girdik, çıktık olmayacak bir karaciğer nakli için. O hasta bilmez. Yaşamayacak bir karaciğeri yaşatmak için saatlerce günlerde uğraştık. Ne o hasta o kadar uğraşıldığını bilir. Yakınları bilir bunların hiç önemi yok. O hasta şu anda yaşıyor ve biz bu hastanın yaşadığını biliyoruz ondan mutluyuz. Bundan en ufak bir maddi, menfaat yok ama manevi menfaatinde hiçbir karşılığı yok. Onun için teşekkür ediyorum.” dedi.
DÜNYANIN EN TANINMIŞ MERKEZLERİNDEN BİRİSİ
Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Bayezid ise “Akdeniz Üniversitesi’nde doktor olmaktan dolayı çok mutluyum. Gerçekten Tuncer hoca, dünyada ilk transplant hastanesinin düşünen kişiydi ve böbrek nakline ilk başlayan kişiydi Haberal hoca ile beraber. Ondan sonra burada hep ilkler yapıldı. Transplantların yapılması merkezler için prestij kaynağı. Akdeniz Üniversitesi de bu prestiji fazlasıyla hak eden dünyanın en tanınmış merkezlerinden birisi gerçekten. Tuncer hoca tüm Türkiye’ye duyurdu Akdeniz Üniversitesi’ni. Daha sonra tüm dünyaya duyuran da Ömer Özkan hoca ve rektörümüz Özlenen hoca oldular. Gerçekten ilk bu uterus nakli, yüzlü nakli, ekstremite nakilleri bunlar çok mutlu ediyor.” dedi.
HASTALARIMIZ HAYATLARINI KONFORLU SÜRDÜREBİLİYORLAR
Hastalarını görmekten çok mutlu olduğunu söyleyen Beyazid, “Onların hepsine çok teşekkür ediyorum. Onların buraya gelmeleri organ bekleyenler için önemli, organ bekleyen kişiler hastalarımızın ne kadar uzun ve ne kadar kaliteli ne kadar konforlu yaşadıklarını görünce onların içinde cesaret olacak. Bekleme listesinde çok bekleyen hastamız var. Onların böyle sağlıklı olduğunu görmek, emeği geçen tüm koordinatörler işte diğer hocalarımız onlar bu sağlıklı kişileri gördükçe hepsi şevkle bu işe sarılıyorlar. Hasalarımızda yakınlarıyla uzun yıllar birlikte sevdikleriyle birlikte hayatlarını sürdürebiliyorlar.” ifadelerini kullandı.
ORGAN BAĞIŞI DEMEK HAYAT BAĞIŞI DEMEK
Beyazid, “Organ bağışı çok çok çok önemli çünkü organ bağışı demek hayat bağışı demek. Burada çok vurgulandı. Bir insanın hayatından sonra başka bir insana verebileceği en büyük yardım, en büyük destek onları hayatta tutabilmek. Onlara yardımcı olabilmek, onların sağlığına katkıda olabilmek ve onların böyle iyi olduğunu görünce kalplerini yakınlarının kalbini bir başkasının göğsünde hissedebilmek ve onun acılarını da hafifletiyor, çok değerli. Bu organ bağışının maddi değerlerle hiçbir ölçüsü yoktur. Hiçbir bedeli yoktur, hayat bağışıdır ve bu konuyu özellikle sadece bir hafta değil devamlı olarak gündemde tutulmalı.” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmaların ardından Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde organ nakli yapılan hastalar deneyimlerini paylaştı.
ORGAN BAĞIŞLAYIN, HAYAT KURTARIN ÇAĞRISI
Böbrek nakli olan çocuklardan Ahmet Döner’in annesi hamilelik sürecinde organ yetmezliğinin olduğunu öğrendiklerini ve 2,5 yaşında oğlunu böbrek nakli olduğunu ifade ederek hastaneden kurtulup evlerinde uyudukları için mutlu olduklarını ifade ederek çocuklar hastanede makinede uyumasın evde uyusun çağrısını yaparak organ bağışının önemini ifade etti. Ahmet Döner de organ bağışlayın, hayat kurtarın çağrısını yaptı.
Böbrek nakli olan Hızır Araf Aydın kendisi gibi organ bekleyen çocuk hastaların olduğunu ifade ederek lütfen onlara bağışta bulunun dedi. Hızır Araf Aydın’ın annesi anne karnında tanılarının konulduğunu iki yıl diyalize girdiklerini ifade ederek yaşadıkları zorlukları paylaştılar.
BİR KİŞİ VEFAT EDİYOR AMA YENİDEN 7-8 TANE CAN KURTARABİLİYOR
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde 27 yıl önce kalp nakli olan Hamide Akman “27 yıl önce Ömer hocamla tanıştım. Ve nakil tanısı kondu. Çocuğum 4 yaşındaydı ben nakil olduğumda. Ben şu anda çocuğumu evlendirdim ve torunlarıma bakıyorum. Lütfen organ bağışını kimse esirgemesin. Toprak olup çürüyeceğine hayat olsun, can olsun, çocukları anne baba olsun, anne babalara evlat olsun. Kimseye acı yaşatmasın. Bir kişi vefat ediyor ama yeniden 7-8 tane can kurtarabiliyor. 4 yıl kalp nakli bekledim benden önce kalp nakli olan yoktu. Böbrek, karaciğer görünüyordu ama kalp yoktu. Benim başka şansım da yoktu, girmek zorunda kaldım ve girdim. İyi ki de girmişim, Ömer hocam beni ikna etmiş ve 27 yıldır kaliteli bir hayat yaşıyorum. Lütfen organ bağışında bulunsun herkes.” dedi.
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ EV HİSSİ VERİYOR
Kalp nakli olan Ferit Azimli ise “Ben aynı zamanda üniversitenin öğrencisiyim. Akdeniz Üniversitesi benim için hem eğitim kurumu oldu hem ev oldu. 2018 yapay kalp cihazı takıldı burada bana. Yapay kalp cihazıyla birlikte uzun yıllar yaşadım aslında o beni nakile kadar hayatımı kurtaran bir müdahaleydi. Ardından bir gece çağırılıp nakil oldum. Hastane insanlar için korkulan yer gibi görünüyor ama ben o yoldan geçerken bile bu binaları gördüğümde ister istemez ev diyorum. Niye böyle oluyor bilmiyorum ama çok güvenli hissediyorum, buraya adımı attığımda kendimi çok güvende hissediyorum. Ömer hocamı her gördüğümde kendimi bana bir şey olmaz diye çok güzel hissediyorum. Akdeniz Üniversitesi hastanesi ev hissi veriyor. Bundan sonra bizim yolculuğumuz da bitmedi. Biz organlara kavuştuk ama kavuşmayanlar için de bizim kendi çevrelerimizde kendi etki alanımızda bunun olması için aslında bireysel aktivitemizi yapmamız gerekiyor. Mümkün olduğunca bunu söylemekten insanlara duyurmaktan komşumuz olsun, arkadaşlarımız olsun, bunun mücadelesini vermekten çekinmemeliyiz. Organ nakli konusunda bilinçlendirmek de bizim aslında artık bir görevimiz oluyor.” dedi.
NAKİL OLMAK İÇİN 10 YIL ÇOK ZOR GÜNLER GEÇİRDİM
Karaciğer nakli ile hayata tutunan Gülay Erol, 2001 yılında evlendiğinde ve gebelik nedeniyle karaciğer sorunu yaşadığını ifade etti. Erol, “Nakil olmak için 10 yıl çok zor günler geçirdim. Karnımda şişmeler işte sıvı toplamalar falan derken doğum yaptıktan sonraki kızım 8 yaşına geldi ve şimdi kayınvalide oldum. Kızımın evlendirdim çok şükür ve o günden sonra 2009’da bana nakil çıktı. Ben korktum, gelmedim istemedim ve nakili kabul etmedim. Ret ettim aslında. Düzeleceğimi zannediyordum ama doktorlarım her zaman haklıydı, olmayacak demişlerdi ama ben bir türlü kabullenememiştim. Ve daha sonra daha da kötüye gidince artık dedim ki yani bu nakil olması gerekiyor. Doktorlarımız haklı, beni iyi düşünüyorlar, bana değer veriyorlar diyerekten ikinciyi nakil 3 ay sonra tekrar çıktı ve onu kabul ettim. Şu anda Allah’a şükürler olsun ayaktayım. 2 evladım oldu nakilden sonra. Nakilden sonra hiçbir sıkıntı yaşamadım. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Allah razı olsun, iyi ki varsınız. Nakil olmak daha çekinenler için söylüyorum. Gerçekten kötü bir şey değil. Ben hiç nakil olmuş gibi hissetmiyorum. Kendimi normal hayatımda sağlıklı bir şekilde yaşıyorum ve çok mutluyum. İyi ki varsınız.” dedi.
ORGAN NAKLİNDE DİNİMİZCE DE SIKINTI YOK
Eşinin din görevlisi olduğunu söyleyen Erol, “Dinen de bazı kafada takıntılar oluyor insanlarımızın ama bu konuda kesinlikle eşimin de fetvası vardı. Yani düşünceleri bana olumlu yaklaştı ve organ naklini hiçbir sıkıntısı dinimizce de yok. Asla o akıllarına takıntı olmasın. Herkes organlarını bağışlasın. Bağış yapan arkadaşım rahmetlinin ismi benim Gülay onun da Gülay’dı. Tesadüf değil tevafuk oldu biz de şaşırdık. Ben onun için arkasından o kadar duacıyım ki yani o kişi şu anda yaşamasa bile ben arkasından onun için her zaman dua ediyorum ve bizler de onun gibi olabilelim. Bizlerde organ bağışı yapalım. Destek olalım, benim evlatlarım var şu anda. Yani onlar dünyaya gelsin, onlar büyüsün. Eşler yalnız kalmasın.” ifadelerini kullandı.
ORGAN BAĞIŞINDA BULUNUN
5 yıl önce çift kol nakli olan Yusuf Oğuz Şimşek, “Biraz heyecanlıyım, hocalarımdan Allah razı olsun. Organ bağışında bulunarak bir hayata can verebiliriz. Hiç korkmasınlar, sadece kendilerini doktorlarımıza ve hemşirelerimize emanet etsinler. Bizi en iyi şekilde en güzel hale getirmek için çok uğraşıyorlar. Organ bağışında bulunmalarını rica ediyoruz.” dedi.
ORGAN BAĞIŞINDA AİLELERE SORULMAMASI ÖNERİSİ
Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu’nun 40 yıl önce nakil yaptığı Emin Aslan, “1977 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Tuncer hocam tarafından nakil yapıldı. 41 yıl önce nakil yapıldı orada bana ikinci naklimde 2018 de burada yapıldı hem böbrek hem karaciğer nakli oldum. Şu anda yaşıyorum hiçbir sıkıntım yok. Her işi yapıyorum hiçbir sıkıntı da çekmiyorum.” dedi.
Aslan, “Organ nakli bağış yapan arkadaşlarımız bağış yapıyor ama ailesi ne karışıyor? Ben buna çok üzülüyorum. Kendisi bağışlamış ama öldükten sonra ailesinin müsaade vermesi lazım bence bu iyi değil. Sağlık Bakanlığının buna bir el atması lazım. Ben bağış yapmışım benim annem, babam ne karışıyor sonradan.” şeklinde konuştu.
BUGÜN BİZ YARIN BELKİ DE SİZ
İlk yüz nakli olan Uğur Acar da “12 yıldır Akdeniz Üniversitesi ailesinin içerisinde olduğunu ifade ederek bir sloganlarının olduğunu ve bugün biz yarın belki de siz sözüyle organ bağışını nesilden nesile yaymak ve farkındalık yaratmak için hep beraber çalışmalıyız.” ifadelerini söyledi.