Antalyalıların nefes ve yoga eğitimlerine ilgisi artıyor
|Profesyonel iş yaşamını bırakıp, önce nefes teknikleri ve nefes terapistliği, ardından yoga eğitimleri alan; sonrasında her iki alanda da eğitimler vermeye başlayan ve kendini bu alana adayan Elif Şandan Doygun ile; yoganın ne demek olduğunu, yogayla ilgili doğru bilinen yanlışları, Antalyalıların nefes ve yoga eğitimlerine olan ilgisini konuştuk.
Ben kendisine mekân önerisinde bulunmak üzereyken ‘doğada yapsak daha güzel olur’ deyince, ‘Zeytinpark olsun?’ dedim. Hemen kabul etti. Kendisi de kentin bu alanını seviyor, sıklıkla ziyaret ediyormuş.
Nefes Teknikleri ve Yoğa Eğitmeni Elif Şandan Doygun ile kuş cıvıltıları arasında gerçekleştirdiğimiz bu keyifli röportajı, beraberce yoga pozlarıyla çektirdiğimiz fotoğraflarla taçlandırdık.
Seher Özen Karadeniz / röportaj
“İnsanlar en çok, günlük stres, kaygı ve telaşı azaltabilmek; yavaşlayabilmek için yoga yapmaya geliyorlar.”
- Sizi tanıyabilir miyiz?
1976 yılında İstanbul’da doğdum. Ailemle beraber 1989 yılında Antalya’ya yerleştik. Bizim için bir çeşit dönüm noktasıydı; yeni bir şehir, ailecek yürütülen yepyeni bir iş alanı. Çocukluğum Kemer’deki küçük aile işletmemiz olan pansiyonumuzda geçti. Böyle bir ortamda büyümek, pansiyonumuzda çalışmak, insan ilişkileri ve farklı kültürleri tanıyabilmek adına insana çok şeyler öğretiyor. Bugünkü Elif’e de o yılların katkısı çoktur.
Okul hayatına gelirsek, üniversite eğitimimi Ege Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nde tamamladım. Ardından Pazarlama İletişimi üzerine İngiltere’de Bournemouth Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptım. 2000 – 2010 yılları arasında İstanbul ve Antalya’da, çeşitli sektörlerde, kurumsal şirketlerde Kurumsal İletişim Uzmanlığı ve Yöneticiliği görevlerinde bulundum. Yaklaşık 11 yıl iletişim alanında çalıştım. O işimi de severek yapıyordum, ama insan sanırım 30’lu yaşlarla beraber daha çok içe dönmeye ve gerçekten neyi istediğini fark etmeye daha bir yaklaşıyor. Bu fark etme sürecinde, Maltepe Nefes Okulu’nda “Nefes Koçluğu” eğitimine katıldım ve eğitimi tamamlayarak, “Nefes Koçu” belgesini almaya hak kazandım.
Nefes çalışmaları, bana hem içsel, hem de mesleki olarak bambaşka kapılar açtı. Ve kurumsal iletişim alanındaki çalışmalarımı bırakarak, kendimi tamamen bu alanda uzmanlaşmaya verdim. “Nefes” üzerine Türkiye’deki uzmanlarla sınırlı kalmak istemedim ve yurt dışında konusunda uzman psikiyatrist Dr. Stanislav Grof‘un psikoloji, benötesi psikoloji (transpersonal psychology) ve holotropik nefes çalışması üzerine verdiği eğitim ve seminerlere katıldım.
Antalya’da önce nefes eğitmenliği ve terapistliği alanında çalışmalara başladım. Çocuklarda da nefes alışkanlığı, birey olma, güvenli alanlarından çıkarak yeni bir sosyal ortama alışma süreci olan okul öncesi eğitim döneminde, kaygıları ve stresleri yükseldiğinden bozulabiliyor. Bu sebeple yetişkinlerle yaptığım çalışmaların yanı sıra, kreşler ve anaokullarında da çocuklara yönelik doğru nefes alma ve nefes teknikleri derslerine başladım.
- Yoga eğitmenliğine nasıl başladınız?
Kreşlerde çocuklarla nefes çalışmalarına başlayınca fark ettim ki, nefesin yanında, çocukların bedensel gelişimlerine destek olacak hareketleri de onlara aktarabilmek önemli. Ve bu düşüncem beni çocuk yogası eğitmenlik eğitimi almaya yöneltti. Bu doğrultuda dünyaca ünlü çocuk yogası eğitmeni, YogaKids’in kurucusu Marsha Wenig’in “Çocuk Yogası Eğitmenliği” programına katılarak, bu alanda eğitmen olmaya hak kazandım.
Ardından bu konudaki bilgimi daha ileriye götürmek için Aylin Tokcan’ın Uluslararası Yoga Federasyonu onaylı (IYF) “Çocuk ve Gençlik Yogası Eğitmenlik” eğitimine katıldım. Eser Mutlu’nun “Kahkaha Yogası”, Onur Erol & Tuncer Ediz Toksoy’un “Orff Schulwerk Okul Uygulamaları” & “Bedenden Oyuna, Oyundan Şarkıya” seminerlerine katıldım. Sonrasında da nefes konusundaki bilgilerimi bu yeni eğitimlerle birleştirerek, çocuklara eğitimler vermeye devam ettim.
Yoga çalışmalarına yetişkinleri de dahil edebilmek adına, Jiva Yoga Didem Oylumlu’nun 200 saatlik Uluslararası Yoga Alliance onaylı “Temel Yoga Eğitmenlik Programı”na katıldım. Yoga, hamilelerde de pek çok faydalar sağlayan bir yöntem. Bu doğrultuda deneyimli hamile yogası eğitmenleri olan Ayca Yılmaz Gülseven ve Nur Sakallı’nın “Hamile Yogası Hocalık Eğitimi“ne katıldım akabinde dersler vermeye başladım. Son olarak da geçtiğimiz ay Sevgili Neslihan İskit’in bel, boyun, sırt ve kalça problemlerine yönelik “Yoga Terapi” eğitimine katıldım.
Şu anda ise, nefes eğitmenliği geçmişimle beraber çocuk – gençlik yogasını birleştirerek, Antalya’nın önde gelen okullarında çocuklara ve gençlere yönelik atölye çalışmaları yapıyorum. Yine kentin konusunda uzman merkezlerinde çocuklar, gençler ve yetişkinlere doğru nefes alma yöntemlerini ve nefes tekniklerini öğrettiğim atölyeler uyguluyor; yetişkinlere yönelik nefes terapilerine, yoga ve hamile yogası derslerine devam ediyorum. Ayrıca kurumlara yönelik “Doğru Nefes Alma & Nefes teknikleri ve Kahkaha yogasıyla kaygı ve stres ile baş etme” eğitimleri veriyorum.
- Artık bu işi değil, başka bir işi yapacağım” demek kolay bir karar mı?
Kolay değil. Çünkü hepimizin bir konfor alanı var. O alanı bırakıp
sıfırdan yeni bir alanda uzmanlaşmaya başlamak zaman alıyor. Benim bu kararı almam da bir süreçti. Türkiye’de çevre faktörü de var, malum. Bir tarafta “garanti” gözüyle bakılan bir iş; diğer tarafta nereye varılabileceği tam görülemeyen yepyeni bir iş alanı. Ama işte o noktada insanın sezgileri ve kalp gözü devreye giriyor. Kalbiniz o ışığı görüyor ise, o zaman bu risk alınmaya değer oluyor.
- Eğitimini aldığınız, yıllarca çalıştığınız alanın dışında, bambaşka bir alanda iş yapıyor olmanız başlangıçta sizi zorladı mı?
Elbette. Şöyle ki nefes teknikleri eğitimleri vermeye 2010 yılında başladım. Ve son yıllarda bu konulardaki ilgi ve bilgi oranındaki yükselişe kıyasla, o yıllarda nefes ile ilgili bir eğitimin konu olması çok yeni bir kavramdı, özellikle Antalya’da. Başlarda ‘nefesin eğitimi; doğrusu, yanlışı nasıl olur” şeklinde bakabiliyorlardı. Zamanla bu bakış açısı çok değişti ve bu alanda pek çok kuruma eğitimler verdim ve vermeye de devam ediyorum.
- Nasıl ilerledi süreç?
Doğru nefes almanın, bedensel, zihinsel ve duygusal olarak neden önemli ve “olmazsa olmaz” olduğunu anlatabilmek için çok sayıda seminerler verdim. O süreç güzel tohumlar ekmek gibiydi benim için. Emek harcadığınızda zamanla karşılığını alıyorsunuz. İşin güzel kısmı da bu zaten. Zamanla etrafınız da bunun önemini kavrıyor, size katılıyor. Çember büyüyor. Sabırlı olmak gerek.
- Bu süreçte en büyük destekçiniz kimdi?
Bu hayatta insanın en değerli varlığı ailesi, ailemden o desteği aldım. Yakın dostlarımın da destekleri çok oldu.
“Yoga yapıyor olmak sürekli olumlu olmayı gerektirmiyor”
- Yoganın kendisi, içinde olumluluk barındıran bir aktivite, sizinle çalışmaya gelenlerin genel ruh hali nasıl?
Yoganın kelime anlamı, bütünleşmek, bir olmak demek. Daha somut olarak açıklarsak, değerli hocalardan Iyengar’ın ifadesiyle, “yoga, bedenin zihinle, zihnin de ruhla birleşmesi, bir olması” hali. Bizler bu dünyada bedenden çok zihnimizle var olan ve dünyayı zihnimizle algılamaya, yorumlamaya çabalayan varlıklarız. O kadar zihinde yaşıyoruz ki, bedenimizi ve yanlış duruşlarla, duygusal yüklenmelerle bedenimize verdiğimiz zararı dahi fark edemiyoruz çoğu zaman. Yoga ne yapıyor derseniz, yoga bize sadece zihinsel varlıklar olmadığımızı, muhteşem bir beden sistemine sahip olduğumuzu ve bundan da öte eşsiz ruhsal varlıklar olduğumuzu hatırlatıyor. Ve bize nefesle, yoga pozlarıyla bu bütünlüğü fark ettiriyor ve bunları bütünlemeye yardım ediyor.
Çalışmalara gelenlerin ruh hallerini genellemek yanlış olacaktır. Çünkü her ruh kendine özel. Her ruhun yolculuğu da..
Yoga yapıyor olmak demek, hep olumlu olmak demek değil ya da yoga yapmak her duruma, her olaya olumlu bakmayı gerektirmiyor. Olumlu olmaya zorlamak da hem kendimize hem çevremize bir dayatma. Yoga ve meditasyon çalışmaları yapmak, kişiye öncelikle kendisini fark ettiriyor: İç dünyasında olanları, bitenleri, değişenleri; bedeninde olanları, sınırlarını, sınırları aşabilmeyi; bazen aşamamayı kabul edebilmeyi, zamana bırakabilmeyi. Kişinin kendisini her haliyle kabul edebilmesinin yolunu açıyor da diyebiliriz. Ben yoga yapıyorum olumlu olmak zorundayım gibi değil de, yoga yapıyorum içimdeki olumsuzlukları da fark ediyorum; değiştirebileceklerimi değiştiriyorum, değiştiremeyeceklerimi de kabul ediyorum demek bir nevi.
Hayatta olduğu gibi yogada da mükemmellik yok. Yoga dersi esnasında yoga matı üzerinde içimizde ve dışımızda verdiğimiz her tepkiyi, günlük hayatta da veriyoruz. O yüzden üzerinde yoga yaptığımız mat, aynı zamanda “hayat” demek. İşte bu bakış açısıyla yogamızı yapıyor olursak, her anı bir meditasyon gibi geçer.
- Peki, kişi geldi sizden yoga, nefes, meditasyon dersleri aldı. Bunu hayatına, ders dışında nasıl katması gerektiğine ilişkin ne gibi ip uçları veriyorsunuz?
İnsanlar ilk etapta en çok gerginlik, kaygı, korku, stres ve öfke gibi duygu durumlarında, derslerde öğrendikleri yöntemleri uygulamaya ihtiyaç duyuyorlar. Bu duygular günlük hayatımızda varlar ve varlıkları yadsınamaz. Yoga, meditasyon ve nefes çalışmaları bize; bu duygu durumlarından bedenen, zihnen ve duygusal olarak en az zararla çıkabilmeyi de öğretiyor.
Nasıl bunu hayatımıza aktarabiliriz derseniz, öncelikli olarak derslerde yaptığımız nefes yöntemlerini günlük hayatta da uygulamaya başlayarak. Hayatın olduğu gibi, yoganın da kalbi, merkezi “nefes”. Her gün ya da ihtiyaç duydukça öğrendiğimiz birkaç nefes tekniğini uygulamak, zaman içerisinde yoga pozları zihnimize ve bedenimize yerleştikçe, yoga matı üzerinde en az 15-20 dakikalık akışlar yapmak, kişiyi içinde bulunduğu zihin ve duygu durumundan çıkartmaya, odaklanmaya ve merkezine gelmesine yardımcı oluyor. Çünkü sonuç olarak bu hayatta değiştirebileceğimiz tek kişi kendimiziz. Tüm bu çalışmalar da kişinin kendisine ve etrafına baktığı açıyı değiştirmeye, iyileştirmeye çok yardımcı oluyor.
- Antalyalıların bu aktiviteye ilgisi nasıl? Kaç yoga merkezi var?
Antalya’da benim bildiğim 4-5 yoga stüdyosu ve hem bu stüdyolarda hem de kendi özel alanlarında farklı tarzlarda dersler veren iyi ve deneyimli yoga eğitmenleri var. Antalya yıllar içerisinde bu konuda çok güzel gelişti, gelişiyor. Bu konudaki bilinç de arttı. Artık kişiler ihtiyaçlarını fark ederek yoga eğitmeni ve yoga stüdyosu arayışına giriyorlar.
- Kişiler bu aktiviteyi niçin tercih ediyor?
En çok günlük stres, kaygı ve telaşı azaltmak, dengelenmek için yoga yapmaya geliyorlar diyebilirim. Bedenini güçlendirmek ve esnetmek için de gelenler var. Kimi zaman da özellikle omurga, boyun ve bel bölgelerindeki sağlık problemleri için yoga desteği alıyorlar. Günümüzün çok hızlı akan yaşam temposunda, yoga yapmak bir ihtiyaç oldu artık.
- Başlayıp sürdüren mi, başlayıp bırakan mı çoğunlukta?
Başlayıp sürdürenlerin sayısı daha çok. İnsanlar düzenli gelip fayda gördükçe, yogayı bırakmak istemiyorlar. Ve tabii her şey gibi yoga da emek istiyor. Faydayı fark edebilmek için düzenli olarak derslere katılmak önemli. Ve yoga yolunda “ben oldum” yok, çünkü bu bitmeyen bir yolculuk. Güzelliği de burada. Yoga insanın kendisiyle ilgili hep bir keşif barındırıyor.
“Yaptığımız iş bize de iyi geliyor.”
- Yoga hakkında doğu bilinen yanlışlar neler diye sorsam?
Öncelikli olarak herkes yoga yapabilir. Kilolu olmak, hamile olmak, çocuk olmak, 60 yaş üstü olmak, omurgada, boyunda, belde bazı rahatsızlıklara sahip olmak yoga yapmaya engel değil. Herkes yoga yapabilir. Önemli olan kendi bedeninize ve durumunuza uygun yoga tarzını yapıyor olmanız.
Yoga yapmak için esnek bir bedene sahip olmanız gerekmiyor. Hatta kişinin esnekliği yok ise, yoga yapması çok daha iyi olur ki, esneyebilsin, güçlenebilsin.
Yoga akrobasi değil ya da sadece egzersiz sistemi değil. Yoga içinde felsefe barındıran bir bilim. Yoga pozları bu felsefenin sadece bir yönü. Yoga, pozlarla beraber ve pozların da ötesinde kişinin kendisine yaptığı bir yolculuk.
Yoga bir din değil. Ve tabii yoga eğitmenleri de bir psikolog ya da doktor değil. Biz eğitmenlerin de kendi alanımızı, gelen öğrencilerimize doğru yansıtabilmemiz, aktarabilmemiz önemli.
- Önümüzdeki yıllar için hedefleriniz neler?
Röportajımıza başlarken bahsetmiştim, geçtiğimiz ay bel, boyun, sırt ve kalça problemlerine yönelik yeni bir eğitim aldım “Yoga Terapi”. Bu alanda kendimi daha geliştirmeyi arzu ediyorum. Bir de “Anne-Bebek Yogası” ve “Yin Yoga” eğitimlerini almak hedeflerim arasında.
Aslında hedefler, ihtiyaçlar biraz da yolda ilerlerken oluşuyor. O yüzden ben de heyecanla takip ediyorum ve bekliyorum, bakalım yol beni daha nerelere götürecek. Yoganın güzelliği; yaptığımız iş, bize de iyi geliyor; iyi hissettiriyor, yaşam enerjimizi yükseltiyor.
- Son olarak, ekleyeceğiniz bir şey var mı?
Beni bu yola girmeye iten her faktöre, her insana şükrediyorum. Bu yola girmemi ve bu yolda kalmamı sağlayan hocalarıma, ders verdiğim, ders aldığım herkese teşekkür ediyorum. İyi ki bu yoldayım. Ve şu anda bu satırları okuyan yogaya başlamayı ne zamandır arzu eden birileri var ise, kendinize lütfen bu şansı verin, yogadan mahrum etmeyin kendinizi. Sevgiyle kalın.