Nevzat Hoca’nın Kaleiçi Reçetesi

Geçtiğimiz Cumartesi günü Antalya Kent Belleği Merkezi’nde Prof.Dr. Nevzat Çevik hoca’nın “Dünya Kültür Emanetleri Listesi ve Kaleiçi” söyleşisine katıldık. Hoca her zamanki gibi öğretmeye, şaşırtmaya devam ediyor… Söyleşiye katılım açıkçası tahminimizden yüksek oldu bu da bizi sevindirdi.

Nevzat Hoca bir çağrıda bulunuyor. Gelin hep birlikte Kaleiçi’ni Dünya Kültür Emanetleri Listesine yazdıralım diyor.

Kaleiçi’nin bunu hak ettiğini ve liste kriterlerine uygun olduğunu örneklerle anlattı. Şimdi Antalya’ya düşen görev kurumlarımızın bu çağrıya kulak verip birlikte bir çalışma başlatmaları olmalıdır…

Nevzat hoca’nın aktardıklarını kısaca özetleyecek olursak;

– “Heritage” kelimesi dilimize “miras” olarak çevrilmiş. Miras” kelimesi “emanet” ile değiştirilmelidir. “Dünya Miras Listesi”  İngilizce’den çeviri olduğu için aynısıyla kullanılmaktadır. Ancak Türkçe’de “Miras”, “babamdan bana kaldı ve istediğim gibi harcarım” anlamının karşılığıdır. Türkçe’de, ‘geçmiş bana emanet etti: eksiltmeden sakla’ ve de ‘geleceğe aktar’ anlamının karşılığı olarak “Emanet” kelimesi kullanılmalıdır. Emanet sorumluluk verir.

-UNESCO logo olarak ağzı açık zarf kullanır. Ağzı açık zarf güvenle gidileceğine emin olunanmektubu temsil eder. “Dünden bir mektup aldım, kullanıp bende yarına aktaracağım”

– Dünya Miras Listesi’nde çoğunluğu kültürel olmak üzere, 160 ülkeden, toplam 981 varlık yer almaktadır. Bunlar 759 Kültürel, 193 Doğal ve 29 Karma varlık olarak 3 bölüme ayrılmaktadır.

-Listede İtalya’nın 49, İspanya’nın 44, Almanya’nın 39, Fransa’nın 38, İngiltere’nin 28, Avustralya 19, Yunanistan’ın 17 ve hatta ABD’nin bile 21 anıtla yer alırken Türkiye’nin onbinlerce zenginliğe sahip bu topraklarından sadece 11 varlıkla yer almış olması hayret vericidir.

Backofen 1860’da ülkemizi değerlendirirken “iki ayrı cazibe olan kültürel ve doğal zenginlikler var. Bir Avrupalı acı duymadan bu ülkeden ayrılamaz” demiş…

-Türkiye’nin 11 varlıkla yer aldığı bu listede Turizmin ve Arkeoloji’nin başkenti Antalya sadece 1 varlık ile yer alabilmiştir. Muğla, Antalya sınırında yer alan Ksanthos-Letoon listeye girebilmiştir. Efes 1994’den beri hala geçici listedeyken ve Çatalhöyük 2012’de henüz girmişken, kazıcılarının Fransız olması avantajıyla 67 yıldır kazılmakta olan Ksanthos ana listeye girmiştir. Bu durum Ksanthos’un hak etmediği anlamında değil, başka hak edenlerin neden hala beklediğini açıklamak içindir.

-Asal Liste var, geçici liste var. Bir varlık her zaman asal listede kalacak diye bir durum yok. Etkisini kaybederse listeden çıkarılabilir. Şu an tehlike altında görülen Acil Durum listesinde yer alan dünya’da 44 varlık var.  Bazı ülkeler müdahale kaynağı oluşturabilmek için eserlerini acil listesine sokmaya çaba gösteriyorlar.

-32 yıldır UNESCO’ya üyeyiz. Türkiye’nin geçici liste’de 41 varlığı var. 41 eser içinde Antalya’dan 5 varlık bulunmaktadır.

1.Karain Mağarası 2.Alanya Kalesi 3.St.Nicholas Kilisesi 4.Likya Antik Kenti 5.Perge Antik Kenti

(Karain Mağarası ve Efes 18 yıldır asal listeye girmeyi bekliyorlar)

-Bu listeleri bu çalışmaları UNESCO için değil kendimiz için oluşturup korumalı, sahip çıkmalıyız.

-Bu istek, sadece Kaleiçi’ne UNESCO’nun kaynak aktarılması ya da turist beklentisiyle ilgili değildir. Bu alanlar üzerindeki ulusal koruma ve değerlendirmeyle ilgili hassasiyetlerimizin arttırılması, değerlerimize sahip olmanın öğretilmesi, elimize uygar koruma aygıtlarının geçmesinin evrensel yollarını açmak gibi daha önemli ve öncelikli kaygılarımızdan kaynaklanmaktadır. Yani UNESCO listesine girmek, bizim için bir amaçtan çok, koruma yolunda kullanılacak bir evrensel araç olacaktır.

-Kaleiçi’nin geçmişini özlemek romantizm olarak değerlendirilebilir ancak gerçekliğimizi bulmada yardımcı olacaktır.

-Bütün vandallığımıza rağmen, herkes binamı nasıl 1 cm daha büyütürüm diye düşünürken Kaleiçi yine de iyi korunmuş. Bu durum aslında bir mucizedir.

-Geçmişte 1800’lü yılların sonu Türk Arkeolojisi için karanlık bir dönemdir. Bir çok eserimiz talan edildi, çalındı. Peki ya bugün?…. Biz ne yapıyoruz?

-UNESCO varlıklar için “bu sizin ülkenizde yer alıyor ama hepimizin insanlığın ortak kullanımında o yüzden ortak kalakanımızla koruyalım” diyor.

-Tüm söylemlerimizde kullandığımız Attalos hikayesi… “bana cenneti bulun” bu hikayenin arkasında kocaman bir Karain mağarası var ilk Antalyalılar yarım milyon yıl önce burada yaşıyorlarmış… Onları atlıyoruz, Antalya’nın geçmişine haksızlık ediyoruz.

-Doğu Garajı inşaatı sayesinde mezar bulundu, kentin tarihi daha da eskilere gitti. Kazılmasaydı bulunamayacaktı. Bazen bu tür kazılar bizim için böyle şanslarda ortaya çıkarabiliyor. Tarih her gün kendini güncelliyor. Kazmanın ucu her gün yeni bir şey çıkarabilir.

-Kaleiçi’nin Kesik Minaresi en önemli noktalardan biri. Helenistik-Roma-Bizans-Selçuklu-Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerini kapsıyor. Tarihinde sürekli tapınak olarak kullanılmış bir merkez. Pagandan ilahi dinlere kadar… Dinler inançlar müzesi başka bir yer olamaz… Orjinaline göre restore edeceksek… Orjinali nedir? Bazilika mı?, Kilise mi? Camii mi?…

– Kaleiçi için basit uygulamalarla etkisi büyük sonuçlara ulaşabiliriz. Antik duvarlardan çaputları kaldırırsak, özensiz paslı tabelaları kaldırırsak basit müdahalelelerle kurtarabilir, koruyabiliriz…

-Restorasyon çoğu zaman yeniden yapılmasından daha maliyetli olmaktadır. O yüzden Avrupa kent modellerini inceleyip sıfır faizli, uzun taksitli modeller geliştirilip uygulanabilir.

-Kaleiçi’nin tescilli eserlerini işaretleyince kaleiçinin zenginliği ortaya çıkıyor.

-Kaleiçi çevresi ile değerlendirilmez ise fakir kalır. Haşim İşcan, Balbey sanat sokağı, gastronomi sokağı ile zenginleşecektir. Bu şekilde değerlendirilirse orjinal kent merkezi ortaya çıkacaktır.

-Antalya’ya iyilik yapmak isteyen biri varsa yapım yapmasın, yıkım yapsın

-UNESCO tarafından koruma altına alınan Avrupa kentleri ile Kaleiçi’ni kıyaslayınca çoğunun Ortaçağ kenti olduğu tarihsel yapılarının az olduğu örnekler karşımıza çıkıyor.

-UNESCO kriterleri ile Kaleiçi’ni kıyaslayınca fazlası ile karşılıyor. Başvuruda bizi zayfılatacak şeyleri bugünden temizlemeye başlayalım…

-UNESCO listesi için 7 Ana kriter var… Kaleiçi Karma olarak bu listeye girmeli (doğa ve kültürel olarak)

-UNESCO ile belgelenir ve koruma altına alınırsak ilerde ortaya çıkacak vandal ve vizyonsuz yöneticileri engellemiş oluruz.

-Kaleiçi önerilerimi listeledim Manifesto olmalıdır. Kim gerçekleştirirse elini öperim…

-Sürdürülebilir Turizmin yolu kültür turizmidir…

-Kültür kimsenin umrunda değil ama para getiren kültür herkesin umrunda.

UNESCO’nun 7 Kriteri ve Kaleiçi Kıyaslaması;

Kaleiçi ve çevresi kültürel ve doğal değerleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmeyi çoktan haketmektedir. Adayların, Dünya Mirası kriterlerinden en az birine sahip olması beklenmekteyken, Kaleiçi, kriterlerin çoğunu karşılamaktadır: Aşağıda, Kaleiçi ve çevresi değerleriyle, öngörülen kriterler kısaca örtüştürülmüştür. Bold olarak yazılanlar UNESCO kriterleridir:

1. Antalya Kaleiçi’ndeki farklı dönemlere ait (Helenistik-Roma-Bizans-Selçuklu-Osmanlı-Cumhuriyet), özellikle Surlar, Liman, Tak ve Kuleler, Tapınaklar, Kamu Yapıları, Konutlar, Kesik Minare, Yivli Minare gibi anıtsal ve özgün yapılar “Yaratıcı insan dehasının üst düzey temsilcileri”dir.

2. İÖ. 3. yy ardından belirginleşen, Attaleia ve sonrası katmanlardaki kesintisiz yerleşim belgeleri/kalıntıları, Liman aracılığıyla sağlanan güçlü Akdeniz bağlantısı ile taşıdıkları binlerce yıllık karasal ve/veya Pamphylia Denizi (Antalya Körfezi) aracılığıyla denizsel tarihsel etkileşim-ilişki öyküleri, “Belli bir zaman diliminde veya kültürel mekanda, mimarinin veya teknolojinin, anıtsal sanatların gelişiminde, şehirlerin planlanmasında veya peyzajların yaratılmasında, insani değerler arasındaki etkileşimi” göstermektedir. Bu şart Kaleiçi yerleşimlerinde antik çağdan başlayıp düne kadar Rum ve Türk yerleşimleriyle gelen aralıksız kültürel mekan, geleneksel mimarlık ve doğal çevre-peyzaj ilişki ağını da fazlasıyla tanıtlamaktadır.

3. Muhteşem şehirciliği ve mimarisi ve de katmansal içeriğiyle tümcül olarak korunmakta olan Kaleiçi, Turizm Merkezi olarak, 1500 yıldır, “yaşayan ya da kayıp bir kültür geleneğinin veya bir uygarlığın benzersiz veya olağanüstü, ender rastlanan temsilcisi” durumundadır. Sadece bu kriterle bile bu maddeyle “asal emanetler listesi”ne girilmelidir.

4. Kesik Minare Tapınağı/Kilisesi/Camisi her dönemde bir ibadet yeri olmuş muhteşem öyküsü ve bunu yansıtan mimarisiyle “İnsanlık tarihinin bir veya birden fazla anlamlı dönemini temsil eden yapı tipinin ya da mimari veya teknolojik” bir örneğini sunarken, kavgaların en çok din temelli olduğu bugünkü insanlık adına da bir Barış Projesi olarak da çok önde ve anlamlı durmaktadır.

5. Klasik Çağ’dan günümüze kesintisiz katmansal yerleşim kalıntıları içeren Kaleiçi, “Bir (veya birden fazla) kültürü temsil eden geleneksel insan yerleşimine veya toprağın kullanımına ilişkin önemli örnekler” sunmaktadır. “özellikle bu örnekler, geri dönüşü olmayan değişimlerin etkisiyle dayanıklılığını yitirmektedir”: Antalya Kültür Varlıkları Koruma Kurulu, Valilik ve Belediyeler de bu eksilişi zamanında görüp, geçmiş zaman kalıntılarını geleceğe sağlıklı aktarmak için güçlü önlemler almaktadırlar.

6. Antalya, Kaleiçi ile “İstisnai düzeyde evrensel bir anlam taşıyan olaylar veya yaşayan gelenekler, fikirler, inançlar veya sanatsal ve edebi eserlerle doğrudan veya maddeten bağlantılı” benzersiz unsurlar taşımaktadır. Attaleia öncesinden başlayan zengin Doğu Garajı nekropolü; Roma İmparatorluk Dönemini birçok diğer yapıyla yansıtan Hadrian Takı ve Hıdırlık Kulesi; Helenistik Dönem’den bu yana hep tapınak olmuş olan Kesik Minare; 13. yy’ın en güzel mimarisiyle korunarak gelmiş Yivli Minare ve Ulu Camii; geleneksel konut mimarlığı ve İç ve Dış Kale şehircilik ve mimarlığını örnekleyen –birçoğu aslına uygun restore edilmiş- geleneksel konutlar gibi pekçok yapı Kaliçi’ni güçlü biraradalıkların resmi olarak günümüze taşımıştır. Farklı kültürlerin içiçeliği de Karamanca yazıtlardaki Grekçe yazı ve Türkçe dille barışcıl ve evrensel mesajlar vermektedir.

7. Attalei’ya, Kaleiçi’nin, Limanla açılınan, Pamphylia Denizi, yüksek doğal özgünlük değeriyle günümüze gelmiş ihtişamlı falezleriyle oluşan kültürel ve doğal sarmal “Mükemmellik derecesinde eşsiz doğal oluşum veya olaylara veya nadir doğal güzelliğe ve estetik değerlere sahip” olduğunu göstermektedir.


Nevzat Hoca’nın Kaleiçi Manifestosu:

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir