Antalya’nın en eski 1992 yılını yaşamış bir kızcağız olarak ne kadar nostalji yapabilirim henüz emin değilim. Yazının başlığıyla içeriği sizi yeterince mutlu etmezse, naçizane isteğim, siz de anılarınızı
Kuş misali insan aklı oradan oraya değip geçiyor. Zihni susturmanın yolu zor ama o an’da dondurup tuvale resmetmek, his ve akılla buluşan bir iz bırakmak ancak sanatçılara özgü
Antalya’da ilk kez bir resmi kurumdan basın daveti aldık. ATSO tarafından kent merkezinde yaptırılan Antalya Kültür Sanat’ın basın lansmanına davet edildik. Blogger arkadaşımız Arzu Taşkın, toplantıya katıldı, sergileri
Beklediğiniz anlar gelsin diye günleri biriktirdiğiniz olur mu? Benim çok olurdu eskiden. Yılbaşı gelsin diye Kasım ayının haftalarını sayardım. Antalya’da buna ihtiyaç duymuyorum. Çünkü her an’ ı yeni
Güzel bir söz gönüle değince, nasıl değişirse mevsim, esirgemeyin şehrin sözlerinden gözlerinizi, bakın, görün, o hep anlatıyor kendini size: rüzgarıyla, ağacıyla, tarihiyle, denizi, güneşi, taşı, toprağı, nefesiyle… dinleyin.*
Bir kentin havası, suyu, tadı ve kokusunu tüm hücrelerinizde hissettiğinizde yaşadığınız an’ın kıymetine şükredersiniz de, zamanın telaşına kapılınca unutursunuz ya hani… Aslında, telaşlar ömrünüzden çalmasın diye daha çok
Olur ya bazen hüzünlü bir gecenin ardından, perde aralığından sızan güneşin ışığıyla yıkanır ruh. Umut her zaman vardır diye fısıldar erken uyanan bir kuş. Kuşlar… Masmavi semada, özgürce
1992 nin bahar aylarındayım şarkılarımla yürüyoruz her sabah ve her akşam. Adımlarım hangi şehre dokunursa dokunsun o an Suadiye’nin sakin, sadeliğindeyim. Babamın sesi oturma odamızda; “ Çocuklar bu