Vali Şahin: Antalya’da 2000’den önce yapılan tüm binaların analiz edilmesi lazım
|
Orhan Çakmur / fullantalya
Antalya Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen Basın Sohbetleri’nin ilk konuğu Vali Hulusi Şahin oldu. Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İdris Taş’ın evsahipliğinde AGC Lokali’nde simit-peynir-çay eşliğinde gerçekleşen toplantıda Vali Şahin, gazetecilerin sorularına samimi yanıtlar verdi.
Antalya’nın en büyük sorunu trafik
Antalya’nın en büyük sorununun trafik olduğunun altını çizen Vali Şahin, “Sorunların tamamı şehrin büyümesiyle alakalı konular. Yani şehir büyüyor, gelişiyor. Antalya çok dinamik bir şehir. Bu dinamizmin sonucu olarak trafik tabii ki çok artıyor. Türkiye’de kişi başına düşen en fazla motorlu araç uzak ara Antalya’da. Bu Antalya’nın dinamizmini gösteriyor. Ama tabii ki kamu hizmetlerini sunan kurumlar bunu ayak uydurmalı. Dolayısıyla Antalya’yı yöneten kamu yöneticileri bu dinamizme ayak uydurması lazım. Trafik üzerinde konuşuyoruz, yeni yollar, yeni ulaşım imkanları, toplu taşıma olabilir, başka imkanlar olabilir. Kavşaklar ve benzeri demir yolları. Hepsi belli bir master planı içerisinde Antalya’nın büyüyen, gelişen yapısına uygun bir şekilde onunla beraber yürümeli.
Bu konuda da epey çalışma yaptığımızı da buradan memnuniyetle ifade etmek isterim. Antalya’nın bence en büyük sorunu olan trafik meselesinin çözümünde sonbaharda dev bir adım olan çok önemli bir ihale yapıldı. Yakın zaman içerisinde iş başladığında anlaşılacak. Çok büyük 3 kavşak inşaatı yakın zamanda başlıyor. Bu konuda gerçekten şükran borçluyuz Sayın Cumhurbaşkanımıza, bununla ilgili talimatı verdikleri, gerekli parayı ayırdıkları için. Duraliler, Uncalı, Sanayi ve Kepez üstü kavşağı. Bu dördü de bir seferde ihale edildi ve devreye alınacak, çok hızlı çalışacaklar. İki iş takviminde tamamlanıyor. Turizm sezonundan dolayı Mayıs’a kadar iş takvimi, sonra yeniden Kasım gibi başlayacak, bir sonraki Mayıs’a kadar tamamlamayı planlıyoruz. Çok ciddi misafir kat edeceğiz buraları yaptığımız zaman, Antalya şehir merkezinin trafiğinde. Yine 2024’ün en büyük Antalya açısından kazanımlarından biri de de Alanya – Antalya otoyolu, o da başlıyor. Onun bir unsuru da Serik bölgesindeki kavşaklar ve şerit sayısının 2’den 3’e çıkarılması. Yakın zaman içerisinde trafik konusunda önemli bir mesafe kat edeceğiz” dedi.
Mona Lisa tablosu gibi bir şehir burası
Vali Şahin, bir basın mensubunun “Antalya yukarıdan bakınca nasıl görünüyor?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Yukarıdan baktığınızda yapacak çok iş olduğunuzu görüyorsunuz ama aşağı bakınca çok iş kat ettiğinizin de farkına varıyorsunuz. Sizin bu güzelliği görmediğinizi düşünüyorum. Ben güzelliği görüyorum. Yani Antalya müthiş bir şehir. Nereden bakarsanız bakın güzel. Denizden, obadan, dağdan, nereden bakarsanız bakın bu şehir, çok güzel bir şehir. Bu kadar büyük bir şehirde elbette ki olumsuzluklar da vardır ama büyük fotoğrafa baktığınızda Mona Lisa tablosu gibi bir şehir burası.”
Elimi bir şıklatıp Kaleiçi’ni düzeltmek isterdim ama öyle olmuyor
Kaleiçi bölgesiyle ilgili çalışmaları olduğunu anlatan Vali Şahin, “Kaleiçi’yle ilgili bizim hayallerimiz çok fazla. Mesela elimi bir şıklatıp Kaleiçi’nde ne kadar rahatsız eden bina varsa hepsini bir an da düzeltip bir mücevher gibi çıkmasını isterdim ama öyle olmuyor tabii. Orada sayısız sorunlar var. Tahmin edeceğiniz gibi çok ciddi bir mülkiyet konusu var. Herkesin orada santim santim mülkü var. Bu mülkiyetle müdahale konusu var. Başka konular var. Sit alanı var. Efendim belediye hizmetleri var. Hayal ettiğimiz noktaya daha gidecek daha çok yollar ama yılmıyoruz, yürüyoruz. Her şey bir anda olmaz, sabırsız olmamak lazım.” dedi.
Savaştan sonra Antalya’ya yerleşen yabancı nüfus azalıyor
Göçle alakalı bir soru üzerine Antalya’da yabancı ikamet izinlerinde düşüş olduğunu belirten Vali Şahin, “Antalya’nın göç verdiğini söyleyemeyiz. Fakat Antalya’nın büyüme ve göç alma hızının biraz düştüğünü söyleyebiliriz. Özellikle yabancı yerleşimci sayısında 150 binleri gördüğümüz oldu, şu anda 105 binlerde yani böyle bir eğer düşüş olarak kabul ederseniz yabancı ikamet izinlerinde var. Bir de 150 bin rakamını Ukrayna – Rusya savaşı sırasında görmüşüz. Yani o biraz hormonlu bir rakam. Şimdi sanki biraz daha yerine oturmuş gibi. Ocak sonunda kendi nüfusumuzu göreceğiz ama ben Antalya’nın nüfusunun düşeceğine hiç ihtimal vermiyorum. Çok düzenli bir şekilde artan bir nüfusu var. Şu anda 2.7 milyon. Bir her yıl bir yirmi otuz bin en az ekleniyor” diye konuştu.
EXPO 2016 Alanı, Özelleştirme İdaresi’nde satış için bekliyor
Aksu’da yaklaşık bin dönüm alana kurulu EXPO 2016 Alanı’nın Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ukdesinde, Özelleştirme İdaresi’nin satış listesinde olduğunu belirten Vali Şahin şunları kaydetti;
“Özelleştirme İdaresi, uygun bir teklifle satış için bekliyor. Dolayısıyla satışta olan bir alan, projeleri değerlendiriyorlar. Ve ona göre bir satış söz konusu olabilir. Kişisel olarak siz ne düşünüyorsunuz derseniz, bu Singapur’da Dubai’den örneklerini gördüğümüz büyük tematik parklar var. Ekolojik bir tematik park yapılmasının çok güzel olacağını düşünüyorum. Hem Antalya turizmine katkı sağlar, hem de ekonomik getirisi olur. Böyle bir yerin çok ciddi müşterisi olur, ziyaretçilerden açısından da hoş bir aktivite olur. Ama buna yatırımcı lazım, devletin yapabileceği bir yatırım değil, benim söylediğim şeyi de yapmaya kalkarsanız milyar dolar tutar. Yani onu yapmaya kalktığınız zaman da büyük büyük bir meblağ. Bunu göğüsleyecek bir yatırımcı olmak lazım. Benim hayalimden geçen bu, başka fikirler de var. Mesela bir sağlık kampüsü yapılsın diyen var. Bir bilişim vadisi tarzında ya da silikon vadisi, Kaliforniya’daki silikon vadisi tarzında beyaz yakaların çalışılabileceği bir yapı kurulsun diyen var. Yani böyle fikirler var. Hepsi değerli, hepsi bekliyor. Yani burası hazır. Son derece güzel bir yeri yatırımcısını bekliyor. Ben inanıyorum ki, zamanı geldiğinde doğru yatırımcıyla buluşacaktır. Acil etmeye de gerek yok. Şu an da orası kontrol altında.”
Güllük’teki SGK Hastanesi 500 yataklı devlet hastanesi olacak
Güllük’teki eski adı Sigorta Hastanesi olan “Atatürk Devlet Hastanesi”yle ilgili iddialara da değinen Vali Şahin, “Hastane niye peşkeş çekilsin? Sağlık ünitesi orası. Sağlıkla ilgili bir şey olacak. Neye dönüşecek yine sağlığa dönüşecek. Ekonomik ömrünü tamamlamış, bakımsız ve güvenli değil. Biz buranın yapımı için birkaç kez teklifte bulunduk, teklifimiz Strateji’de. 2025 programına girmemesi çok önemli değil, sonradan eklenebilir. Şu an bu konu hepimizin gündeminin birinci sırasında. Oraya 500 yataklı bir devlet hastanesi yapılacak. Kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
2000 yılından önce yapılan tüm binaların analiz edilmesi lazım
Asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depremi sırasında Malatya’da görev yapan Vali Hulusi Şahin, Antalya’da deprem konusunda hazırlıklı olunması gerektiğine dikkat çekti.
Antalya’nın iki büyük fay hattı arasında yer alan bir kent olduğunu anımsatan Vali Şahin şöyle konuştu;
“Antalya deyince insanların aklına direkt şehir merkezi geliyor, burası gerçekten sağlam zemini olan bir yer ve fay hatlarına da epeyce mesafeli. Fakat Antalya sadece şu durduğumuz falezlerin üstünden ibaret değil. Antalya çok büyük bir şehir. Hemen Konyaaltı’ndan başlayan alüvyonlu zeminlerimiz var. Antalya’da da bizim Konyaaltı sahilimiz, Kumluca ilçemiz alüvyonlarının üzerine kurulu yerler. İki tane büyük fay hattının tam ortasındayız. Dolayısıyla bir deprem gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu çok net. Peki depremle ilgili ne yapılır? Şimdi bir deprem öncesi var, bir deprem sırası var, bir deprem sonrası var. Biz bize düşen bölümlerde ilgili hazırlıklarımızı yapıyoruz. Fakat bu artık acı olduktan sonra olamıyor. Yani deprem olmuş, enkaz altında kalmışsınız. Size devlet nasıl müdahale edecek?
Halbuki asıl iş deprem ülkesi depreme uygun şehirler inşa etmektir. Asıl bizim üzerinde durmamız gereken bu. Dolayısıyla binaları yaparken çok kritik konular var. Bu konular büyük oranda belediyelerin görevi. Belediyelerimiz hem ruhsat verirken hem de yapının her aşamasında çok sıkı bir denetime tabi tutması lazım. Ben gözlerimle gördüm. Sadece etriye denir. Yani demir kutuları bağlayan küçük teller. O etriyeleri tam bağlamamış. Bir tane bağlamış. Gitmiş biraz ileride bir tane daha bağlamış. Niye? Zamandan tasarruf. Kendine göre. İnsanların ölmesinin ana sebebi buydu. Çünkü yukarıdan geldiği zaman o beton, o etriyeleri sıyırıp dibe indirmiş, mukavemet kalmamış. Yine betonun sulanması lazım çok sıkı bir şekilde, sulamamışlar. Vibratörle betonu iyice karıştırmak, küçük şeyler. Bakın bundan hiçbiriyle malzemeden çalmak yok. Malzeme tam kullanılmış. Ama basit işçi hataları binlerce insanın ölümüne sebebiyet verdi… Çok açık bir şey bu. Bunda bütün mesele çok sıkı bir denetim. Başka bir yolu yok. Yeni binalar fena değil. Ama eski binalarla ilgili hepimizin gözünün önünde bir büyük soru işareti olması lazım. Eski binalarla ilgili olarak mutlaka ve mutlaka yenilenme, yerinde dönüşüm, kentsel dönüşüm, adını ne dersiniz diyeyim, bunların yapılması lazım. Bakın buralarda görüyorum ben. Tabii algıda seçicilik. Siz o gözle bakıyor musunuz? Lütfen o gözle bakın. Binaların penceresini sökmüşler, kenarlı köşesini kırmışlar. Binalara bir bakın. Bu ne kadar derece var? Ne kadar direk var? Yok gibi. Yani o binalar ciddi bir sarsıntıya çıkıyor. Allah muhafaza… Burada bir de deniz kumu çok kullanılmış. Onun da mukavemeti çok kötüdür. Yani dolayısıyla iki bin yılından önce yapılan tüm binaların mutlaka, mutlaka oturanları, sakinleri tarafından analiz edilmesi lazım.”