“Ve Perde”
|Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürü A:Alpay Aksum: “Türk Tiyatrosu dünya çapında projelerini hayata geçirip dünyanın birçok ülkesinin tiyatrolarının çok üstünde performanslarla seyircisiyle buluşmuş ve buluşmaya devam etmektedir.”
AŞT Gençlik ve Çocuk Birimi Sanat Yönetmeni – Oyuncu Hasibe Aygül Özgür: “ Antalya Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 35 yıllık geçmişinde ve şehir tiyatroları olma sürecinde en büyük pay Antalya seyircisine aittir.”
Yersiz Yurtsuz Tiyatro’nun Kurucusu-Dramaturg Ruteba Doğan: “Türk Tiyatrosu’nda anlamı arayan güzel insanlar var, varoldular. Günümüz Türk Tiyatrosu’nun durumu, bu arayışın peşinde olan üretimlerin, yaratıların varlığıyla anlam kazansın dilerim.”
Seher Özen Karadeniz
Bugün Dünya Tiyatrolar Günü. İnsanoğlunu tiyatroyla, M.Ö. 6. yüzyılda Yunan oyuncu Thespis tanıştırıyor.* Benim tiyatroyla seyirci olarak tanışmam ise ilkokul yıllarında, Divriği’nin Maden kasabasına turneye gelmiş olan bir tiyatro grubunun sahnelediği oyunla olmuştu. Şimdi geriye dönüp baktığımda, işletmenin sinema salonunda sahnelen o oyundan aklımda kalansa, sahne dekorları olmuş.
Gençlik yıllarımda, üniversiteyi kazanmış bir kasabalı olarak seyrettiğim ilk oyun ise Atatürk Kültür Merkezi’nin Büyük Salonu’nda “Yaşar, Ne Yaşar, Ne Yaşamaz” oldu. O zamanlar “üniversiteli olmak” algımız biraz oralardan; seyirci olarak sahne tozu yutmaktan geçiyordu. Ardından tüm İstanbul Şehir Tiyatrosu sahnelerini dolaştım. ‘Vanya Dayı’, ‘Vişne Bahçesi’, ‘Kral Lear’ ve elbette ki ‘Lüküs Hayat’; Zihni Göktay, Suna Pekuysal, Haldun Dormen, Cüneyt Türel, Çetin Tekindor, Tilbe Saran ve daha nice birbirinden güzel eserlerle ve değerli oyuncularla tiyatro sayesinde, 90’lı yıllarda tanıştım. Tiyatronun kendi kişisel gelişimimde çok önemli bir yeri vardır. Ara ara ilgim azalsa da tiyatroseverlerdenim.
İstedim ki Dünya Tiyatrolar Günü’nde, Türk Tiyatrosu’nun ve kentimizin tiyatrosunun durumunu perdenin arkasındakilerden ve önündekilerden dinleyelim. Bu amaçla sorularımı Antalya Devlet Tiyatrosu Müdürü Alpay Aksum, Oyuncu-Antalya Şehir Tiyatroları Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birimi Sanat Yönetmeni Hasibe Aygül Özgür ve Yersiz Yurtsuz Tiyatro’nun kurucusu-Dramaturg Ruteba Doğan’a yönelttim.
Tiyatrosuz kalmayalım deyip tiyatrocularımızın, tiyatroya dair söylediklerine kulak verelim o zaman.
*Günümüz Türk tiyatrosunun durumuyla ilgili neler söylersiniz?
K.Alpay Aksum- Türk Tiyatrosu geçmişinden bu yana her daim olması gerekenin çok çok üstünde performanslarla insan gücünün ve sanatçı düşünün en üst seviyelerde olduğu bir üretim aşamasındadır. Türk Tiyatrosu dünya çapında projelerini hayata geçirip dünyanın birçok ülkesinin tiyatrolarının çok üstünde performanslarla seyircisiyle buluşmuş ve buluşmaya devam etmektedir.
Hasibe Aygül Özgür- Günümüz Türk Tiyatrosu’nda yeni arayışlar, farklı denemeler görüyoruz. İnternet sayesinde, dünyada, tiyatro alanındaki yenilikler de rahatlıkla takip edilebildiği için oldukça farklı ve yenilikçi üretimlerle karşılaşıyoruz. Artık çağımızda, herhangi bir ülkede sahnelenen bir oyun hakkında çok kısa süre içinde bilgi sahibi olunabiliyor. Uluslararası tiyatro festivallerine katılarak farklı tiyatro anlayışlarıyla ve kültürleriyle tanışma ve etkileşim içerisinde olma durumu, daha farklı oyunlar sahnelememize olanak sağlıyor. Ancak özgün bir Türk Tiyatrosu olgusundan bahsetmek gerekirse, geleneksel Türk Tiyatrosu kapsamında yer alan ortaoyunu, meddah, köy seyirlik oyunları gibi biçimleri çağdaş bir yaklaşımla buluşturulup evrensel değer kazanması mümkün olabilir diye düşünüyorum.
Ruteba Doğan– Sorularınızın cevapları aslında bir söyleşi ya da seminer konusu, hassasiyet gerekiyor; belki defalarca düşünmek, tüm ezberleri unutmak, varolan ve var olmak isteyen dinamikleri düşünmek. Türk Tiyatrosu, her şey gibi yaşadığımız çağın sorunlarını ve hoşluklarını taşıyor. Bir yanıyla değişim yaşıyor, ama sadece büyük kentlerindeki yaratıların biçim ve içerik değişimi ile Türk Tiyatrosu estetik bir gelişim yaşar mı bunu bilemiyorum. Sanatsal üretim ya da yaratı tarih boyunca anlamı aradı. Türk Tiyatrosu’nda anlamı arayan güzel insanlar var, varoldular. Günümüz Türk Tiyatrosu’nun durumu, bu arayışın peşinde olan üretimlerin, yaratıların varlığıyla anlam kazansın dilerim.
*Son yıllarda özel tiyatroların sayıca artmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
K.AA– Bunu çok güzel ve olumlu buluyorum. Tiyatronun çeşitliliği çok önemli, seyirciye seyir zevki ve değerlendirme fırsatı verir. Daha çok olması tabi ki bizlerin de en büyük arzusu. Yalnız şunu karıştırmamak gerekir, televizyon dünyasındaki birtakım şov programlarını seyirciye tiyatro diye tanıtmamak lazım. Çünkü daha sonra tiyatrolara gelen seyircimizin beklentisi televizyon şov programları gibi olmaya başlarsa, tiyatro sanatı için tehlike arz edebilir. Bu ayrımı iyi yapmak lazım.
HAÖ- Özel tiyatroların sayılarının artması oldukça umut verici. Farklı seçenekleri ve alternatif yaklaşımları sahnede izlemek seyirci açısından da mutluluk verici. Yeni yazarlara, yönetmenlere, oyunculara imkan tanınıp Türk Tiyatrosu’nun daha da ilerlemesine destek sağlıyor. Tabii ki bunların arasında niteliksiz üretimler içerisinde olan gruplar da var mutlaka, sayıları az da olsa iyi işleri seyirciyle buluşturan özel tiyatrolar var olmalı . Yıllar önce Türk Tiyatrosu’nun nabzını sayıları oldukça fazla olan; Yıldız Kenter-Müşfik Kenter, Gülriz Sururi –Engin Cezzar, Münir Özkul Tiyatrosu gibi tiyatrolar tutuyordu, neden günümüzde de aynı şey olmasın?
RD- Tiyatrodan ne anlıyoruz, tiyatroyla neyi, nasıl anlatmak istiyoruz? Bence bu sorularla bir araya gelen insanların üretebilmek için buluşması özel tiyatroları oluşturuyor. Bundan daha güzel ne olabilir; üretebilmek için bir araya gelip emek veren insanlar.
*Antalya’daki tiyatro seyircisini nasıl buluyorsunuz?
K.AA- Antalya’nın güzel bir seyirci profili var. Her kesimden insanın tek çatı altında toplanması ve seyir zevki yaşaması bizleri de her projede farklı farklı düşünmeye yönlendiriyor. Projelerimizi çeşitlendirerek seyircimizin de beklentisini de en iyi şekilde karşılayacağımızı düşünüyorum.
HAÖ- Antalya Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının 35 yıllık geçmişinde ve şehir tiyatroları olma sürecinde en büyük pay Antalya seyircisine aittir. Yıllarca tiyatromuza olan ilgilerini ve alkışlarını esirgemediler. Genellikle dolu salonlara oynadık ve repertuar hazırlığımızda seyircilerimizin fikirlerine ve sahnede nasıl oyunlar görmek istediklerine dair hep bir araştırma içerisinde bulunduk. Gerek oyun seçimlerimizde gerekse çalıştığımız yönetmenlerde nitelikli oyunlarla seyircimizi buluşturmak amacıyla oldukça seçici olduk. Tiyatromuzun gelişmesiyle doğru orantılı olarak seyircimizde gelişim gösterdi ve bu sonuçtan oldukça memnunuz. Seyircimizdeki coşku ve bilinç seviyesini her oyunumuzda hissediyor ve Antalya’daki tiyatro hareketine yaptıkları önemli katkı için de mutluluk duyuyoruz. Genel olarak Antalya seyircisi, gerek Antalya’ya gelen turne guruplarına gerekse şehrimizde bulunan kurum ve özel tiyatro gruplarına oldukça ilgi gösteriyorlar. Kısacası Antalya’da tiyatroya ilgi duyan izleyici yoğunlukta.
RD– Antalya’da tiyatro seyircisi oyun izlemeyi seviyor. Antalya’nın ya da herhangi bir şehrin tiyatro seyircisini tanımlamaktan hoşlanmıyorum. Şehrin seyirci kültürü, kemikleşmiş seyircisi diye bir şey kaldı mı, bundan da emin değilim. Tüm seyircilerin birbirine karıştığı bir zaman. Bir de tiyatronun seyircisini nasıl bulduğunu değil de, seyircinin tiyatroyu nasıl bulduğunu düşünmeyi seviyorum.
*Sahnelediğiniz oyunlar üzerinden sorarsam; Antalya izleyicisi en çok hangi tarz oyunları izliyor?
K.AA- Dediğim gibi belli bir tarza yönelmemek lazım her tür, her çeşit, her dönem, her mekan oyunlarından seyirciye izletmek ve beğenisine sunmak bizim görevimiz. Seyircinin gülmesi, ağlaması, düşünmesi ve eleştirmesi (olumlu-olumsuz) bizlerin sahneleyeceği projelerle doğru orantılıdır. Tek bir türe takılıp da kendimizi kısırlaştırmamamız lazım. Sanatçıya saygı, sahne üstünde göstermiş olduğu performansla olur. Bizlerin bu düşünceyi benimsemesi gerekir.
HAÖ- Gerçek bir sanatsever olan Antalya Büyükşehir Belediye başkanımızın sonsuz desteği ve genel sanat yönetmenliği görevini sürdüren tiyatromuzun en önemli emekçi ve oyuncularından Mehmet Özgür’ün, diğer tiyatrolara da örnek olacak büyük çabasıyla birkaç yıl önce ‘Şehir Tiyatroları’ statüsüne kavuştuk. Repertuarımızda ise “şehrin tiyatrosu” olma özelliğiyle her bir seyircimize ulaşabilmek adına çeşitlilik mevcut. Oyunlarımız hangi tür olursa olsun komedi ya da dram, ortak özellikleri nitelikten ödün vermiyor olmamız. Daha çok komedi oyunları(Huysuz, Tarla Kuşuydu Juliet, Oyun Oyun İçinde) ilgi görüyor gibi bilinse de, Para, Geç Kalanlar(4. Sezonunda); Kafatası gibi oyunlarımızda dolu salonlara sahnelenmekte. Ayrıca Çocuk ve Gençlik Tiyatro Birimimiz ve Kukla Tiyatrosu Birimimizin oyunları da, okullara yönelik toplu satışlarla birlikte oldukça fazla seyirciye ulaşmakta.
RD– Bu nedenle belki de şöyle bir cümle var, ‘seyirci nasıl oyunları seviyor, izliyor?’ Seyirci bildiğini, tanıdığını seviyor, onu görmek istiyor. Bu ezber doğru ve bu ezberi bozmak çok güç. Ama başka bir şekilde bir şey anlatmaya başladığınızda terk etmeye de biliyor. Heyecanlanıyor, başka bir şey de varmış ya da başka bir şekilde de bakabilirmişim diyor. İçerik ve biçim üslubu ne olursa olsun izliyor, belki sevmiyor, ama izliyor, anlamı arıyor, düşünüyor, emek veriyor. Bu seyircinin varlığını unutmamak gerekiyor. Sadece seyircinin değil, sanatı seven insanları unutmamak gerekiyor.
* Geçtiğimiz günlerde bir oyuncumuz; “Türkiye’de sanatla ilgilenen kim varsa, başka bir sanat dalına ilgi göstermiyor. Sinemacı bir bale gösterisi izlemiyor, ressam tiyatro oyunu seyretmiyor. Müzisyen resim sergisine gitmiyor… Bunun tersini yapıyor olsak sanat daha da canlanacak.” diye bir açıklama yaptı. Sanat camiasının genel havası böyle mi gerçekten?
K.AA- Aslında sanatçı çeşidi sever. Tabii ki ilgi alanları farklıdır. Bu tüm kişiler için geçerli değil midir? Tiyatro sanatçısı olmak gerekmiyor ya da bir ressam bu sadece kişinin beğeni dünyasıyla alakalıdır.
HAÖ– Genellemesek de böyle olduğu kişi ve durumlar da mevcut. Hatta tiyatro sanatı içerisinde görev yapıp başka tiyatro kurum ya da gruplarının oyunlarını izlemeyenler bile var. Tiyatro, diğer bütün sanatları (resim, müzik, dans vs.) kapsayan bir sanat dalı. Diğer sanatlar için de, görgü ve bilgiyi arttırmak tiyatro sanatına da hizmet edecektir kuşkusuz. Ayrıca ister oyuncu, ister yazar ya da yönetmen olsun, estetik değerleri gelişmiş bireylerin hem kendi duruşuna , hem de hizmet ettiği sanat alanına desteği oldukça fazla olacaktır.
RD- Tiyatro seyircisinin ve emekçilerinin bu nedenle sanatı sadece tiyatroyla ilişkilendirmesi ya da sanatın sadece tiyatrodan ibaret olduğunu düşünmesi büyük bir eksiklik hatta kayıp olur. Tüm sanat dalları birbirini besler, alımlayıcılarının varlığıyla da birbirine destek olur, bu temel bir bilgi, keşif değil. Türkiye’de sanatsal üretim, gelişim tek merkezli olmamalı.
Bugün özelinde Antalya Devlet Tiyatrosu’nda ve Antalya Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenen oyunları ücretsiz seyredebilirsiniz.
Dünya Tiyatrolar Günümüz kutlu olsun…
*https://www.murekkephaber.com/tiyatro-ilk-olarak-ne-zaman-ortaya-cikti/3907/