Yaşanabilir Kentler Listesi
|Yine ilk 25’te yokuz
Dünyada çeşitli basın yayın organları, internet siteleri, sivil toplum örgütleri, belirli aralıklarla yaşanacak en kaliteli şehirleri, en özgür şehirleri, en çevreci şehirleri seçiyorlar. Maalesef kentlerimizin hiçbiri bu listelerde yer almıyor. Üst sıraları biraz İstanbul zorluyor hepsi o. Dünya kenti(!) Antalya ise listelerin yanından bile geçemiyor. Yılda 10 milyon turist ağırlayan bir kentin, bu listelerde yer almaması enteresan değil mi?
Geçtiğimiz günlerde Akşam Gazetesi Yazarı Oray Eğin, ilginç bir yazı kaleme aldı.
Eğin, ”Yaşam gurularının kutsal kitabı Monocle dergisinin geleneksel ‘Yaşam kalitesi en yüksek şehirler’ listesinde İstanbul’u ya da herhangi bir Türk şehrini görmeyince ‘Acaba kalkınan ve gelişen Türkiye modeli bir balon mu’ diye düşünmeden edemedim. Dergi, 25 şehir seçmiş ve listeyi yine Avrupa domine etmiş” diyor.
Sponsor desteği sayesinde yaşanacak şehirler listesinde üç Japon şehri: Tokyo, Kyoto, Fukuoka”nın yer aldığını anlatan Eğin, şöyle devam ediyor. ”Yaşanacak en iyi şehriz Helsinki. Kopenhag üçüncü, Stockholm ise 11. sırada.
Dergi geçtiğimiz sene İstanbul’un dinamizminden çok etkilendiğini belirtmiş, ama hala çok temel konularda geri kaldığı için bu listeye girmesinin imkansız olduğunun altını çizmişti. Basit bir mansiyonla tutuşturdular elimize…
İstanbul kuşkusuz çok heyecanlı bir şehir, yeniliğe, gelişime sonuna kadar açık. Ama Batılı kriterlerde de çok çabuk sınıfta kalıyor.
Monocle, listesini çok temel kriterlere göre belirliyor: İş olanakları, dünyayla bağlantı, toplu taşıma ağı, suç oranı… İstanbul bu dört ana kategoride belki sadece dünyayla bağlantı konusunda sınıfı geçiyor. Türk Hava Yolları dünyanın en iyi havayollarından biri olmanın yanı sıra pek çok noktaya İstanbul’dan direkt ulaştırıyor yolcuları. Aynı şekilde Atatürk Havalimanı da hem Batı’dan hem Doğu’dan bağlantı için mükemmel bir ‘hub’.
Sadece İstanbul değil, Anadolu’nun çeşitli yerlerine de devasa havaalanları yapıldı son birkaç yılda. Görmediyseniz bir vesileyle mutlaka Şanlıurfa Havaalanı’na gidin derim. Pek çok Avrupa şehrinde bile böylesi yok. Ne Berlin, ne Nice…
Aynı şekilde, birçok alanda birinci dünya ülkelerinden daha iyi hizmet veriyor Türkiye. Telekomünikasyon, bankacılık ve sağlık hizmetleri bunların başında geliyor. Ne yazık ki sadece bu kalkınma hamleleri yaşanabilir şehir olmak için tek başına yeterli değil.
İstanbul bir türlü trafik sorununu çözemedi, metrobüs gibi palyatif formüllerle zaman kazanılıyor. Aynı şekilde suç oranı da günden güne artıyor.
Ama dışarıdan bakıldığında da ‘gelişen Türkiye’ imajı var. Şanlıurfa Havaalanı gibi projeler bu imaja katkıda bulunuyor. ‘Türkiye gelişiyor’ algısı böyle projelerle hem içeride prim topluyor, oy kazandırıyor hem de dışarıda. Bütün bunlar Türkiye markasını besliyor. Bir şey imaj olarak yükselmeye başlarsa, devamı da gelir zaten.
Geçenlerde Financial Times’daki köşesinde Tyler Brule şehir planlamacılığına değinirken hala büyük yanlışlar yapıldığından söz ediyor.
Mesela şehirlerde araç trafiğine uygun büyük caddeler açılması: Kaldırımlar arasındaki mesafe büyüdükçe sokağın samimiyeti de kayboluyor. Duble yolcuların bozulacağı bu gibi gözlemler bizde şehir planlamacılarına ne kadar yansır bilemem. Brule’nin ‘Londra’da duşlar kuvvetli akmıyor, bu yüzden hiçbir zaman ilk 25’e giremez’ iddiasına da gülüp geçilir tabii ki. Ne de olsa biz musluğundan su akmasına sevinen bir şehrin sakinleriyiz.
Benim şehir kriterlerim ise Monocle’ın Batı ezberine teslim olmuş kriterlerinden çok farklı. Listedeki 25 şehrin bir kısmını gezdim, hepsinin ortak özellikleri ‘sıkıcı’ olmaları. Dahası, sundukları hizmetler de sınırlı: Hemen hemen her şehirde pazar günleri dükkanlar kapalı, gece yarısı karnınız acıksa bir ‘Bambi’ bulamazsınız Zürih’te, Tokyo’da uçaktan inince şehre inmek için tam iki saat tren beklediğimi bilirim.
Doğruya doğru, bu açılardan özellikle İstanbul çok daha ileride.
Ama o 25 şehirde olup da bizde olmayan tek bir şey var: Özgürlük. Bana göre yaşam kalite endeksinin en önemli kriteri de bu olmalı: Sevgililer oturmasın diye banklar kaldırılıyor mu, parklarda tenha köşe olmasın diye çalılıklar dümdüz ediliyor mu, öpüşenler otobüsten indiriliyor mu, küpe takan taşlanıyor mu, gece ıssız sokakta tek başınıza dolaşabiliyor musunuz…
* Monocle’ın yaşam kalitesi en yüksek 25 şehir listesi: 1-Helsinki 2-Zürih 3-Kopenhag, 4-Münih 5-Melbourne 6-Viyana 7-Sydney 8-Berlin 9-Tokyo 10-Madrid 11-Stockholm 12-Paris 13-Auckland 14-Barcelona 15-Singapur 16-Fukuoka 17-Hong Kong 18-Portland, Oregon 19-Honolulu 20-Vancouver 21-Kyoto 22-Hamburg 23-Lizbon 24-Montreal 25-Seattle.”
Bu kenti yönetenlerin dikkatine sunarız.
Tamam Antalya’nın eksikleri olabilir ama yukarıda sayılan kentlerin bir çoğundan daha güzel bir kent. Aksi takdirde yılda 10 milyon insan para verip tatile niye gelsin. Ayrıca Antalya bölgesinde 30 bine yakın Alman, İngiliz ve Rus vatandaşı yaşıyor. Yılın büyük bölümünü Antalya’da geçiriyorlar. Yabancı nüfusun sayısı her geçen gün artıyor. Alanya’da Alman vatandaşları belediye meclisine girmeye başladı. Belki yabancıların belediye meclislerinde yer alması, yaşam kalitesinin artmasında ve kentlerin güzelleşmesinde bir etken olabilir. Antalya’nın bu listelere girebilmesi için öncelikle yurt dışında başarılı PR ve tanıtım çalışmalarına ihtiyaç var. Biraz ağır olacak ama Çarşamba pazarındaki esnaf bile ürününü turizmcilerden iyi tanıtıyor. Saygılar.